2002 seçimleri öncesi miting meydanlarından AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik yaptığı meydan okuma çağrısıdır. “Gücün varsa, bilgin varsa, cesaretin varsa… Çık karşıma bu akşam televizyonlardaaa…” şeklindeki bu hitap, siyasi tartışmayı bir fikir yarışmasından çıkarıp, kişisel bir cesaret testine ve er meydanına davete dönüştürür. Sondaki “televizyonlardaaa” kelimesini uzatarak söylemesi, bu meydan okumaya dramatik ve teatral bir ton katmıştır. Bu, Çiller’in polemikçi ve kişiselleştirici üslubunun tipik bir örneğidir.
1995 seçimleri öncesinde ve sonrasında, en büyük rakibi olan ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz’ı hedef almak için sürekli tekrarladığı bir polemik ifadesidir. “Kaçmak” fiili, Yılmaz’ı bir siyasi rakip olarak değil, tartışmadan, sorumluluktan ve yüzleşmekten korkan bir “korkak” olarak tasvir eder. Bu kişiselleştirilmiş saldırı, siyasi gündemi politika tartışmalarından uzaklaştırıp, liderlerin cesareti ve karakteri üzerine bir çekişmeye […]
Çiller’in siyasi kariyeri boyunca yaptığı en meşhur gaflardan biridir. Normalde “Sizi Cenab-ı Allah’a emanet ediyorum” olması gereken ifadenin ters çevrilmesi, hem dinleyiciler arasında şaşkınlık yaratmış hem de siyasi rakipleri ve medya tarafından sıkça alay konusu yapılmıştır. Bu tür gaflar, Çiller’in bir yandan halka yakın ve samimi görünmesine neden olurken, diğer yandan entelektüel kapasitesi ve ciddiyeti […]
Bkz. Bazlama-Börek Milliyetçileri. MHP’ye yönelik eleştirilerinde kullandığı bir başka aşağılayıcı ifadedir. “Tatlı su” sıfatı, zorlukla ve gerçek tehlikelerle yüzleşmemiş, sadece rahat ve güvenli ortamlarda var olabilen, sahte ve göstermelik bir milliyetçilik anlayışını ima eder. Bu terimle Çiller, MHP’nin milliyetçiliğini sığ ve konforcu olarak nitelerken, kendi duruşunu zor şartlarda sınanmış, “gerçek” bir vatanseverlik olarak sunar.