Mesut Yılmaz’ın Avrupa Birliği’ni (AB) tanımlamak için kullandığı iddialı bir ifadedir. Bu tanımlama, AB’yi askeri güç veya ideolojiye dayalı eski tip birliklerden ayırarak, onu “ideallere ve rasyonalizme bağlı” bir birliktelik olarak yüceltir. Retorik işlevi, Türkiye’nin AB üyeliği hedefini basit bir ekonomik veya siyasi ortaklığın ötesine taşıyarak, onu küresel ölçekte tarihi bir “sivil proje” olarak konumlandırmaktır. Bu ifadeyle Yılmaz, AB’nin Türkiye’yi dışlamasının, Birliğin kendi temel değerleriyle çelişeceği ve projenin eksik kalacağı mesajını vermeyi amaçlar. Türkiye’nin üyeliğini, AB’nin İslam dünyası ile anlamlı bir bağ kurması için de bir zorunluluk olarak sunar.
Mesut Yılmaz’ın, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyelik sürecini ve Kopenhag Kriterleri’ni yerine getirme çabasını açıklamak için kullandığı tıbbi bir metafordur. “AB sürecinde deyim yerindeyse dünyanın en iyi hastanesinde check-up’a gidiyoruz” diyerek, bu süreci bir dayatma veya egemenlik devri olarak değil, ülkenin “hastalıklarını” teşhis edip iyileşmesi için bir fırsat olarak sunar. Bu metafor, AB kriterlerini rasyonel, bilimsel […]
Avrupa Birliği’nin temelini oluşturan Kopenhag Kriterleri’ni ve demokratik ilkeleri tanımlamak için kullandığı bir ifadedir. Bu terimle Yılmaz, AB’ye üyeliğin sadece ekonomik çıkarlara dayalı bir ortaklık olmadığını, aynı zamanda demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi evrensel değerleri paylaşan bir “değerler manzumesine” dahil olmak anlamına geldiğini vurgular. Retorik olarak bu ifade, AB standartlarını Türkiye’ye dayatılan yabancı koşullar […]
Yılmaz’ın en ikonik ve vizyoner ifadelerinden biridir. 1999’da kullandığı bu slogan, Türkiye’nin AB üyelik sürecini, ülkenin en çetrefilli iç sorunu olan Kürt meselesinin demokratik çözümüne ve insan hakları standartlarının yükseltilmesine doğrudan bağlamıştır. Bu, AB hedefinin sadece bir dış politika meselesi olmadığını, aynı zamanda köklü bir iç demokratikleşme projesi olduğunu ilan eden radikal bir adımdı. Söylem, […]