1999 Depremi sonrasında devletin müdahale kapasitesini değerlendirirken kullandığı bir ifadedir. “Kurtarma işlerimiz yetersiz kalmıştır” sözü, o dönemdeki arama-kurtarma faaliyetlerinin başarısızlığını net bir şekilde kabul eder. “İşler” kelimesinin kullanımı, konuyu daha teknik ve operasyonel bir çerçeveye oturtur. Bu ifade, Yılmaz’ın özeleştirel dilinin en somut ve doğrudan unsurlarından biridir. Sorumluluğu belirsizleştirmek yerine, devletin en temel görevlerinden birinde (“kurtarma”) yetersiz kaldığını açıkça itiraf ederek, halkın öfkesini ve hayal kırıklığını anladığını göstermeyi hedefler.
17 Ağustos 1999 depremi sabahında yaptığı ilk açıklamalardan birinde yer alan bu ifade, Süleyman Demirel’e atfedilen bir sözün Yılmaz tarafından tekrarıdır. Ancak Yılmaz’ın bu ifadeyi kullanması, devletin acziyetini ve ülkenin yapısal sorunlarını soğuk bir gerçekçilikle kabul ettiğini gösterir. “Binaenaleyh” gibi eski ve bürokratik bir kelimeyle başlaması, ifadenin duygusallıktan uzak, teknik bir tespit gibi sunulmasına neden […]
1999 Depremi sonrası devletin yetersizliğini itiraf ederken kullandığı bir kavramdır. “Sivil savunma hizmetlerimiz aksamıştır” ifadesi, devletin en temel görevlerinden biri olan vatandaşını doğal afetlere karşı koruma ve kurtarma kapasitesindeki başarısızlığına işaret eder. Bu, spesifik bir kurumsal zafiyeti dile getirerek özeleştirisini somutlaştıran bir ifadedir.
Bu ifade, Yılmaz’ın 1999 Gölcük Depremi sonrası yaptığı özeleştirel konuşmanın kilit unsurlarından biridir. “Nasıl ki sevgi paylaştıkça çoğalırsa, acılar da paylaştıkça azalır” cümlesiyle, devletin teknik yetersizliğini kabul ettiği konuşmasına insani ve duygusal bir boyut katmıştır. Retorik işlevi, lideri bürokratik bir figürden çıkarıp, halkla aynı kaderi paylaşan, empati kuran bir “yas tutucu” konumuna getirmektir. Bu ifade, […]