DP’nin kuruluş programında ve Bayar’ın konuşmalarında, partinin Atatürk devrimlerinin temel ilkelerine sadık olduğunu belirtmek için kullanılan stratejik bir ifadedir. Bu vurgu, DP’nin muhafazakâr ve dindar kesimlerden oy alırken, laik ve cumhuriyetçi çevrelerde “irtica” endişesi yaratmasını engellemeye yönelik bir güvencedir. Retorik olarak, DP’nin bir “karşı-devrim” hareketi olmadığını, aksine devrimleri demokrasiyle taçlandırmayı hedeflediğini savunur.
Bayar’ın, kendi siyasi çizgisini ve DP’nin misyonunu Atatürk’ün mirasıyla özdeşleştirmek için kullandığı metaforik bir ifadedir. Bu “yol“, CHP’nin takip ettiği bürokratik ve halktan kopuk yolun aksine, Atatürk’ün asıl hedefi olan “milli irade“ye ve tam demokrasiye giden yol olarak tanımlanır. Bu ifade, CHP’nin Atatürk’ün partisiyken, DP’nin Atatürk’ün “yolu“nun takipçisi olduğunu öne sürerek meşruiyet transferi yapmayı amaçlar.
Bayar’ın anılarında ve konuşmalarında Mustafa Kemal Atatürk’e atıfta bulunurken kullandığı saygı ve hayranlık dolu bir ifadedir. Bu hitap, sadece resmi bir unvanın ötesinde, Atatürk’ün tarihsel büyüklüğünü, vizyonunu ve kişisel karizmasını teslim eden samimi bir ton taşır. Bayar, bu ifadeyi kullanarak Atatürk ile olan kişisel ve duygusal bağını vurgular, bu da onun Atatürk mirasının varisi olduğu […]
Bayar’ın, Atatürk’ün ilke ve devrimlerini dogmatik birer kural olarak değil, akılcı ve pragmatik bir problem çözme yöntemi olarak yorumlama biçimidir. Bu ifadeyle Bayar, Atatürkçülüğün statik bir ideoloji olmadığını, değişen zamanın koşullarına uyum sağlayabilen dinamik bir düşünce sistemi olduğunu savunur. Retorik olarak bu terim, DP’nin yaptığı yeniliklerin (örneğin ekonomik liberalleşme) Atatürk’ün mirasına bir ihanet değil, tam […]