7 Haziran 1945’te Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan tarafından CHP meclis grubuna sunulan ve Türkiye’de çok partili hayata geçişin başlangıç noktası kabul edilen önergedir. Takrir, anayasanın tam olarak uygulanmasını, meclis denetiminin işletilmesini ve siyasi özgürlüklerin güvence altına alınmasını talep ediyordu. Bayar’ın söyleminde bu olay, anti-demokratik “tek parti zihniyetine” karşı başlatılan meşru ve anayasal bir mücadelenin sembolü olarak yüceltilir.
Bayar’ın demokrasi anlayışını tanımlayan, “Milli İrade” doktrininin teorik ifadesidir. Bu anlayışa göre, seçimlerde çoğunluğu elde eden partinin, bir sonraki seçime kadar ülkeyi yönetme konusunda mutlak ve sınırsız bir yetkisi vardır. Azınlık hakları, güçler ayrılığı veya anayasal denge-denetleme mekanizmaları, bu çoğunluk iradesini engelleyici unsurlar olarak görüldüğünde ikincil kalır. Bu kavram, DP’nin iktidarını meşrulaştırma biçimini ve muhalefetle […]
Bayar’ın siyasi lügatinin, özellikle 1946 sonrası döneminin en merkezi kavramıdır. Ancak bu kavramı, liberal demokrasilerdeki gibi denge-denetleme mekanizmalarını içeren çoğulcu bir yapıdan ziyade, halkın iradesinin sandık yoluyla doğrudan iktidara yansıdığı çoğunlukçu bir sistem olarak tanımlar. DP’nin kuruluş amacı “memlekette demokrasinin tam manasıyla tahakkuk etmesi” olarak açıklanmıştır. Muhalefetteyken CHP’ye karşı bir özgürlük ve meşruiyet talebi olan […]
27 Mayıs 1960 darbesinden sonra Celal Bayar, Adnan Menderes ve diğer DP’li yöneticilerin yargılandığı adanın adıdır. Bayar’ın lügatinde ve sonraki siyasi mirasında “Yassıada“, “Milli İrade“nin gayrimeşru bir şekilde yargılandığı, hukukun siyasallaştığı ve demokrasinin kesintiye uğradığı bir zulüm ve adaletsizlik sembolü haline gelmiştir. Bayar’ın burada idama mahkûm edilmesi, onun siyasi kariyerinin en trajik anı olarak tarihe […]