Bayar’ın Cumhuriyet’in ilk yıllarında üstlendiği ve teknokrat kimliğinin temelini oluşturan “Ekonomi Bakanı” unvanıdır. Bu görevdeki performansı, özellikle İş Bankası’nın kurulması ve sanayi planlarının uygulanması, ona “ülkenin ekonomisini inşa eden adam” imajını kazandırmıştır. Bayar, siyasi kariyeri boyunca bu unvanı, kendisinin sadece bir politikacı değil, aynı zamanda ekonomiden anlayan, rasyonel ve yapıcı bir devlet adamı olduğunu vurgulamak için bir referans olarak kullanmıştır.
“Özel teşebbüs” veya “özel girişim” anlamına gelen bu ifade, DP’nin ve Bayar’ın 1946 sonrası ekonomi politikasının temel direğidir. CHP’nin “devletçilik” anlayışına karşı, ekonomik kalkınmanın motorunun devlet değil, bireyler ve özel şirketler olması gerektiği fikrini savunur. DP programları, “hususi teşebbüsün” önündeki bürokratik engellerin kaldırılmasını, vergi yükünün azaltılmasını ve yerli-yabancı sermayenin teşvik edilmesini vaat etmiştir. Bu terim, […]
Bayar’ın iktisatçı kimliğinin bir yansıması olarak, hem devlet bütçesinde hem de bireysel harcamalarda israftan kaçınma ve kaynakları verimli kullanma ilkesini ifade eder. Özellikle muhalefet döneminde CHP hükümetlerini “müsrif” olmakla eleştirirken, DP’nin “tasarrufa” dayalı, dengeli bir maliye politikası izleyeceğini vaat etmiştir. Bu terim, onun rasyonel ve pragmatik ekonomi anlayışını simgeler.
Cumhuriyetin ilk yıllarında, yabancı sermayenin egemenliğindeki Osmanlı ekonomisinden, ulusal sermayeye ve yerli üretime dayalı bağımsız bir ekonomi modeline geçiş idealini ifade eden bir kavramdır. Bayar’ın İktisat Vekili olarak yürüttüğü politikaların (İş Bankası’nın kurulması, sanayi planları, devlet tekelleri) temel felsefesidir. Bu terim, ekonomik bağımsızlığın siyasi bağımsızlığın bir ön koşulu olduğu fikrini yansıtır.