Anavatan Partisi’nin kısaltmasıdır. Ancak Özal’ın dilinde ANAP, sadece bir parti adı değil, aynı zamanda onun siyasi felsefesinin, yani “dört eğilimi” birleştiren merkezci, pragmatik ve kalkınmacı projenin de adıdır. ANAP, 12 Eylül öncesi ideolojik kutuplaşmanın bir reddiyesi ve yeni bir toplumsal uzlaşı vaadi olarak sunulmuştur.
Dilbilgisel Kategoriler: Kısaltma
F Tipi
Ecevit’in son başbakanlık döneminde (2000 yılı), cezaevlerindeki koğuş sisteminden hücre tipi sisteme geçişi ifade eden projenin adıdır. Bu geçişe direnen siyasi mahkumlara karşı düzenlenen ve “Hayata Dönüş Operasyonu” olarak adlandırılan kanlı müdahale, Ecevit’in “devlet adamı” kimliğinin en tartışmalı icraatlarından biri olmuştur. Ecevit, operasyon sonrası yaptığı açıklamada, koğuş sisteminin cezaevlerini “terör eğitim merkezi” haline getirdiğini savunmuş […]
Fak-Fuk-Fon
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu’nun halk arasındaki popüler adıdır. Özal, bu fonu neoliberal politikaların yarattığı yoksullukla mücadele etmek ve sosyal devletin aşındırılmasını telafi etmek için bir araç olarak sunmuştur. Ancak eleştirmenlere göre bu fon, yoksul kesimleri devlete ve iktidar partisine bağımlı kılan bir patronaj ağına dönüşmüştür. Söylemde ise “fakire yardım” ve “sosyal adalet” gibi […]
IMF
Yılmaz’ın siyasi lügatinde, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde, Türkiye’nin ekonomik politikaları üzerindeki dış etkiyi simgeleyen bir kurumdur. Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş’e yönelik “Sen Türkiye Cumhuriyeti’nin bakanı mısın yoksa IMF’nin bakanı mısın?” sorusu, bu konudaki tutumunun en net ifadesidir. Bu retorik soru, bir yandan Derviş’in uyguladığı kemer sıkma politikalarını eleştirirken, diğer yandan bu politikaların milli […]
MGK (Milli Güvenlik Kurulu)
Yılmaz’ın söyleminde, özellikle 28 Şubat döneminde, sivil hükümet ile askeri bürokrasi arasındaki güç mücadelesinin ve gerilimin yaşandığı merkezi bir platformdur. MGK, onun için hem anayasal bir kurum hem de askerin sivil siyasete müdahale ettiği bir mekanizmadır. “Benim MGK’daki tavrımla dışarıdaki tavrım farklı olmaz. Ben Erbakan değilim!” sözü, bu kuruldaki duruşunun siyasi kimliğinin bir testi olduğunu […]
NATO
Ecevit’in söyleminde NATO, Türkiye’nin güvenliği için gerekli görülen ancak ilişkilerin “eşit ortaklık” temelinde yeniden düzenlenmesi gereken bir askeri ittifaktır. Ecevit, Türkiye’nin NATO’dan çıkmasını hiçbir zaman savunmamıştır. Ancak, ittifakın Türkiye’nin ulusal çıkarlarına aykırı davrandığı durumlarda (örneğin Kıbrıs Harekâtı sırasındaki ambargo) sert eleştiriler yöneltmekten çekinmemiştir. 1978’deki bir mülakatında, “Türkiye’nin NATO’ya katkısı, NATO’nun Türkiye’nin güvenliğine katkısıyla orantılı olacaktır” […]
NATO
Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü. Bayar’ın cumhurbaşkanlığı döneminde Türkiye’nin üyeliğinin gerçekleştiği bu askeri ittifak, onun dış politika lügatinin merkezinde yer alır. Bayar için NATO, sadece bir askeri pakt değil, aynı zamanda Türkiye’nin “Hür Dünya“ya ve Batı medeniyetine ait olduğunun en somut kanıtıdır. Sovyet tehdidine karşı ulusal güvenliğin temel garantisi olarak sunulmuştur
OBİT (Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı)
Kılıçdaroğlu’nun dış politika vizyonunun merkezinde yer alan bir projedir. Türkiye, İran, Irak ve Suriye’yi kurucu üye olarak içeren bu teşkilat, bölge sorunlarının yine bölge ülkeleri tarafından, “egemen güçlerin” müdahalesi olmadan çözülmesini amaçlar. Bu proje, mevcut hükümetin dış politikasını maceracı ve ideolojik bularak eleştiren Kılıçdaroğlu’nun, Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesine dayanan , akılcı ve barışçıl […]