Bayar’ın söyleminde, özellikle DP’nin muhalefet yıllarında, CHP iktidarının keyfi ve partizan uygulamalarına karşı bir talep olarak öne çıkar. Adalet, sadece hukuki bir kavram değil, aynı zamanda ekonomik kaynakların dağılımındaki eşitsizliklerin, bürokratik baskıların ve siyasi tarafgirliğin sona erdirilmesi anlamında geniş bir siyasi ve toplumsal içerik taşır. DP programında, devletin adalet dağıtma işlevinin hızlandırılması ve hukukun üstünlüğünün tesis edilmesi temel bir vaat olarak yer alır. İktidar döneminde ise bu kavram, DP hükümetinin icraatlarının meşruiyetini ve doğruluğunu pekiştirmek için kullanılmıştır.
DP’nin, 27 yıl boyunca ülkeyi yöneten CHP’nin siyaset ve yönetim anlayışını tanımlamak için kullandığı eleştirel bir kavramdır. Bu “zihniyet“, demokrasiyi ve muhalefeti dışlayan, devleti partiyle özdeşleştiren, bürokratik vesayete dayanan ve halktan kopuk, anti-demokratik bir yönetim tarzı olarak tasvir edilir. DP, kendi misyonunu bu “zihniyeti” yıkarak ülkeye gerçek demokrasiyi getirmek olarak tanımlamıştır. Bu, DP’nin vesayet karşıtı […]
“Milli İrade” kavramının karşıtı olarak kullanılan bir terimdir. Halkın seçtiği meşru iktidarın üzerinde, kendini devletin asıl sahibi olarak gören sivil-asker bürokrasinin veya başka güç odaklarının denetimini ve müdahalesini ifade eder. DP, kendisini “milletin” temsilcisi olarak sunarken, CHP’yi bu “vesayetçi” zümrenin partisi olarak konumlandırmıştır. DP’nin temel vaadi, bu vesayeti kırarak egemenliği tamamen millete devretmektir.
Bayar’ın “Milli İrade” doktrininde, halkın egemenliğini kullandığı kutsal bir mekanizma ve nihai meşruiyet kaynağıdır. “Sandık“, demokrasinin kalbi olarak görülür. DP söyleminde, iktidara gelmenin ve iktidarda kalmanın tek meşru yolu sandıktır. Her türlü sandık dışı müdahale veya vesayet reddedilir. “Vatandaş sandık başına huzur içinde gidebilir” gibi ifadeler, seçim sürecinin güvenliğinin önemini vurgular.