Yılmaz’ın siyasi lügatinin merkezinde yer alan, en tutarlı ve en ısrarlı şekilde savunduğu projedir. Onun söyleminde AB, sadece bir ekonomik pazar veya siyasi birlik değil, aynı zamanda Türkiye’nin ulaşması gereken bir “medeniyet projesi“, bir “değerler sistemi” ve “21. yüzyılın en büyük projesidir”. AB üyeliğini, Türkiye’nin demokratik standartlarını yükseltmek, insan haklarını güvence altına almak ve ekonomik olarak kalkınmak için bir katalizör olarak görür. “Avrupa Birliği’nin yolu Diyarbakır’dan geçer” gibi vizyoner ifadelerle, bu süreci ülkenin en temel sorunlarının çözümüyle bütünleştirmiştir. AB, onun için bir hedef olmanın ötesinde, Türkiye’nin iç ve dış politikasını şekillendiren bir pusula işlevi görmüştür.