Yılmaz’ın en ikonik ve vizyoner ifadelerinden biridir. 1999’da kullandığı bu slogan, Türkiye’nin AB üyelik sürecini, ülkenin en çetrefilli iç sorunu olan Kürt meselesinin demokratik çözümüne ve insan hakları standartlarının yükseltilmesine doğrudan bağlamıştır. Bu, AB hedefinin sadece bir dış politika meselesi olmadığını, aynı zamanda köklü bir iç demokratikleşme projesi olduğunu ilan eden radikal bir adımdı. Söylem, hem AB’ye Türkiye’nin reform kararlılığını göstermeyi hem de iç kamuoyunda Kürt sorununun çözümünü bir “medeniyet projesinin” parçası olarak meşrulaştırmayı hedeflemiştir. Bu ifade, onun “Avrupa Ufku” vizyonunun ve liberal duruşunun zirvesidir, ancak aynı zamanda milliyetçi çevrelerden büyük tepki çekmesine de neden olmuştur.