Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu değerlerini, tevazuyu ve devlette devamlılığı simgeleyen tarihi Cumhurbaşkanlığı makamıdır. Kılıçdaroğlu, “Saray” olarak nitelediği mevcut Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin israf ve şatafatını eleştirirken, iktidara geldiklerinde Cumhurbaşkanlığı makamını yeniden Çankaya Köşkü’ne taşıyacaklarını vaat eder. Bu, sadece fiziksel bir mekan değişikliği değil, aynı zamanda “tek adam rejimi“nden “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem”e ve onun temsil ettiği daha mütevazı, demokratik ve kurumsal devlet anlayışına dönüşün sembolik bir adımıdır.
Başlangıçta Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından kendisini küçümsemek, halktan kopuk ve elitist bir figür olarak yaftalamak amacıyla kullanılan bir hitap biçimidir. Kılıçdaroğlu, bu pejoratif ifadeyi stratejik bir retorik hamleyle sahiplenmiş ve yeniden çerçevelemiştir. Konuşmalarında “Bay Kemal olmak için…” diye başlayan cümlelerle bu ifadeyi dürüstlük, adalet, kul hakkı yememe ve liyakat gibi olumlu değerlerle donatmıştır. Bu hamle, rakibin […]
Kılıçdaroğlu’nun, özellikle liderliğinin ilk yıllarındaki siyaset yapma tarzını ve kişiliğini tanımlayan bir sıfattır. Bağırmayan, kavga etmeyen, sorunlara akılcı ve soğukkanlı çözümler arayan bir lider profilini ifade eder. Bu üslup, kutuplaşmaya karşı bir alternatif olarak sunulsa da, zaman zaman pasiflik olarak da eleştirilmiştir. “Bay Kemal” kimliğinin inşasıyla birlikte bu “sakinlik“, bilgeliğe ve kararlılığa evrilmiştir.
Kılıçdaroğlu’nun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a doğrudan ismini kullanmadan atıfta bulunmak için kullandığı, ironi ve mesafe içeren bir hitap biçimidir. Görünüşte saygılı olan bu ifade, bağlama göre eleştirel bir tona bürünür. Özellikle Erdoğan’ın verdiği ancak tutmadığı sözleri hatırlatırken (“Sanki Beyefendi yeni iktidara geliyor, o da söz vermiş…“) kullanması, bu ironik işlevi belirginleştirir. Bu kullanım, doğrudan bir saldırıdan kaçınırken […]