Susurluk skandalı sonrası kamuoyuna yansıyan bu ifade , Yılmaz’ın “devlet aklı” ve “derin devlet” gerçekliğiyle olan karmaşık ilişkisini özetler. Bu söz, devletin, hukuk ve meşruiyet sınırlarının ötesinde operasyonlar yapabildiğinin üstü kapalı bir kabulüdür. Retorik olarak çok katmanlıdır: Bir yandan skandalı ve devlet içindeki yasa dışı yapıları küçümseme ve normalleştirme işlevi görürken, diğer yandan siyasi bir aktör olarak bu “rutin dışı” alana müdahale etme gücünün sınırlı olduğunu ima eder. Bu ifade, Yılmaz’ın pragmatizminin ve Türkiye’deki iktidarın yazılı olmayan kurallarını bildiğinin bir kanıtı olarak siyasi lügatine kazınmıştır ve en çok eleştirilen sözlerinden biri olmuştur.