Bayar’ın kariyerinde anlamı ve çağrışımı değişen bir kavramdır. 1930’larda İktisat Vekili iken, ülkenin sanayileşmesi için gerekli ve pragmatik bir yöntem olarak savunduğu “güdümlü ekonomi” politikasını ifade eder. 1946’dan sonra ise DP lideri olarak, CHP’nin ekonomi politikasını eleştirmek için kullandığı, özel teşebbüsü boğan, verimsiz ve bürokratik bir sistemi tanımlayan negatif bir terime dönüşür. Bayar’ın bu kavrama yaklaşımındaki değişim, onun ideologdan çok pragmatist bir iktisatçı olduğunu gösterir
Cumhuriyetin ilk yıllarında, yabancı sermayenin egemenliğindeki Osmanlı ekonomisinden, ulusal sermayeye ve yerli üretime dayalı bağımsız bir ekonomi modeline geçiş idealini ifade eden bir kavramdır. Bayar’ın İktisat Vekili olarak yürüttüğü politikaların (İş Bankası’nın kurulması, sanayi planları, devlet tekelleri) temel felsefesidir. Bu terim, ekonomik bağımsızlığın siyasi bağımsızlığın bir ön koşulu olduğu fikrini yansıtır.
Demokrat Parti’nin ve Bayar’ın, Türkiye’nin ekonomik olarak kalkınmış, uluslararası alanda saygın ve güçlü bir ülke olma idealini ifade eden bir vizyonudur. Bu söylem, “Küçük Amerika Olacağız” gibi sloganlarla da desteklenerek, halka umut ve milli gurur aşılamayı hedefler. “Büyük Türkiye” vizyonu, DP iktidarının icraatlarını meşrulaştıran ve seçmen desteğini pekiştiren bir üst anlatı olarak işlev görür.
Özellikle İkinci Dünya Savaşı yıllarında ve sonrasında yaşanan ekonomik sıkıntılar döneminde, temel tüketim mallarının fahiş fiyatlarla el altından satılmasını ifade eder. DP’nin muhalefet söyleminde “karaborsa“, CHP iktidarının ekonomi yönetimindeki başarısızlığının, yolsuzluğun ve halkın mağduriyetinin bir sembolü olarak kullanılmıştır. Bu terim, halkın günlük hayatta yaşadığı sıkıntılara tercüman olarak, DP’nin popülist çekiciliğini artırmıştır.