Menderes’in, partisinin dine ve dindarlara yönelik yaklaşımını tanımlamak için kullandığı temel kavramdır. Bu ifade, tek parti döneminin katı laikçi uygulamaları sonucu “baskı altına alındığı” iddia edilen dini hayatı özgürleştirme vaadini içerir. Menderes, “irticai tahrike asla müsaade etmemekle beraber din ve vicdan hürriyetlerinin icaplarına riayet edeceğiz” diyerek, laiklik ilkesini reddetmediğini ancak onu daha esnek yorumladığını belirtmiştir. Ezanın Arapça okunması, okullara din derslerinin konulması gibi uygulamalar bu “hürriyet” anlayışının somut sonuçları olarak sunulmuştur. Bu söylem, DP’nin muhafazakâr ve dindar kitlelerle güçlü bir bağ kurmasını sağlamıştır.
Menderes’in, DP’nin din ve vicdan özgürlüğü alanındaki icraatlarına (özellikle ezanın Arapçalaştırılmasına) karşı çıkan katı laikçi kesimleri, özellikle CHP’li aydın ve bürokratları aşağılamak için kullandığı bir ifadedir. “İnkılap softalarının yaygaralarına ehemmiyet vermeyerek ezanı Arapçalaştırdık” sözü, bu kullanımın en net örneğidir. “Softa” kelimesi, normalde bağnaz ve yobaz dindarlar için kullanılırken, Menderes bu kelimeyi tersine çevirerek, laikliği bir […]
Ezanın orijinal haliyle, yani Arapça olarak okunmasını ifade eden ve DP dönemiyle özdeşleşen bir terimdir. 1932’den beri Türkçe okunan ezanın, DP’nin iktidara gelmesinden kısa bir süre sonra 1950’de çıkarılan bir yasayla yeniden Arapça okunmaya başlanması, Menderes hükümetinin en sembolik ve en çok ses getiren icraatlarından biri olmuştur. Menderes söyleminde bu olay, “dinimizi baskıdan kurtarma“nın ve […]
Menderes’in, DP iktidarının dine yönelik icraatlarını özetleyen ve muhafazakâr tabana yönelik güçlü bir mesaj içeren popülist bir slogandır. Bu ifade, CHP dönemini dinin “baskı altında” olduğu bir karanlık çağ olarak resmederken, DP’yi dini özgürleştiren bir “kurtarıcı” olarak konumlandırır. Özellikle ezanın Arapçalaştırılması, radyoda Kuran okunması ve din derslerinin yaygınlaştırılması gibi icraatlar bu söylemin kanıtları olarak sunulur. […]