İktidara gelen hükümetlerin, kendilerinden önceki yönetimi eleştirmek ve kendi dönemlerinde yaşanabilecek olası başarısızlıklar için bir mazeret hazırlamak amacıyla kullandığı klasik bir siyasi ifadedir. Bu ifadenin Türk siyasetindeki popülerleşmesinde Demirel’in önemli bir rolü olmuştur. Siyasi işlevi, başlangıçta halktan bir kredi talep etmek, beklentileri düşürmek ve siyasi sorumluluğu geçmişe yüklemektir. Bu, siyasi anlatıyı kontrol etme ve kendi iktidar dönemini “yeniden inşa” ve “toparlanma” dönemi olarak çerçeveleme stratejisinin bir parçasıdır.
Bu ifade, Demirel’in başbakan olduğu 1970’lerin sonlarında Türkiye’nin yaşadığı derin ekonomik krizi, özellikle döviz darboğazını ve dış ticaret açığını anlatmak için kullandığı çarpıcı bir sözdür. İfadenin siyasi işlevi çifte yönlüdür. Bir yandan, durumun vahametini abartılı ve akılda kalıcı bir şekilde halka anlatarak, alınacak acı reçete niteliğindeki ekonomik önlemler için kamuoyunu hazırlamayı amaçlar. Diğer yandan, bu […]
1978’de CHP hükümetinin kısa süreli kurslarla öğretmen ataması yapmasını eleştirmek için kullandığı bir ifadedir. Bu halk deyimi, nitelikli işlerin ve ciddi meselelerin aceleye getirilemeyeceğini, zaman ve emek gerektirdiğini anlatır. Retorik işlevi, rakip hükümetin icraatlarını “kalitesiz“, “yüzeysel” ve “günü kurtarmaya yönelik” olarak damgalamaktır. Kendi siyaset anlayışını ise daha planlı, sağlam ve kalıcı işler yapan bir anlayış […]
Gaz yağı sıkıntısının yaşandığı bir dönemde, bir gazetecinin “hükümet ne gibi önlemler alıyor?” sorusuna verdiği, gerçekliği inkâr eden bir yanıttır. Bu ifade, sorunu çözmek yerine sorunun varlığını reddederek krizi yönetme stratejisinin bir örneğidir. “Benzin vardı da biz mi içtik?” sözünün aksine, burada mizah veya kaçamak yerine doğrudan bir inkâr söz konusudur. Bu, hükümetin aciziyetini veya […]