Kılıçdaroğlu ve Millet İttifakı’nın, “tek adam rejimi” olarak eleştirdikleri Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne alternatif olarak sundukları yönetim modelidir. Bu model, yasama, yürütme ve yargı arasında güçler ayrılığını tesis etmeyi, Meclis’in denetim yetkilerini artırmayı, tarafsız ve sembolik bir cumhurbaşkanlığı makamı oluşturmayı ve yargı bağımsızlığını güvence altına almayı hedefler. Bu vaat, ittifakın en temel birleştirici unsuru ve demokratik restorasyon projesinin ana çerçevesidir
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne atıfta bulunurken kullanılan saygı ve övgü dolu bir ifadedir. Özellikle Tank-Palet Fabrikası’nın Katar’a devredilmesi gibi konuları eleştirirken, “şanlı ordumuza iade edeceğiz” diyerek, orduya olan saygısını ve bağlılığını vurgular. Bu ifade, milli ve askeri konulardaki hassasiyetini gösterme ve partisine yönelik bu alanlardaki eleştirileri bertaraf etme amacı taşır.
Türk Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcındaki sivil direniş ruhunu ve örgütlenmesini ifade eden tarihi bir kavramdır. Kılıçdaroğlu, CHP’nin köklerinin Kuvayı Milliye’ye dayandığını vurgulayarak, partisini ulusal bağımsızlığın, vatanseverliğin ve anti-emperyalizmin mirasçısı olarak konumlandırır. Özellikle “yabancı asker postalı” gibi ulusal egemenlikle ilgili konularda bu referansı kullanarak, kendi duruşunun tarihi ve milli meşruiyetini güçlendirir.
Kılıçdaroğlu’nun, özellikle 37. Olağan Kurultay’dan sonra sıkça kullandığı ve Millet İttifakı’nı ve potansiyel müttefikleri kapsayan bir ifadedir. Bu ifade, CHP’nin tek başına değil, geniş bir siyasi ve toplumsal koalisyonla iktidara geleceği stratejisini yansıtır. “Dostlar” kelimesinin seçimi, “müttefikler” veya “ortaklar” gibi daha teknik ve mesafeli terimler yerine, daha sıcak, samimi ve ideolojik farklılıkları aşan bir birliktelik […]