Bayar’ın 1930’lardaki İktisat Vekilliği döneminde, devletin ekonomik hayata yön verdiği ve sanayileşmeyi planladığı modeli tanımlamak için kullandığı bir terimdir. Bu, katı bir sosyalist planlamadan ziyade, özel sektörün de varlığını kabul eden ancak ana yatırım ve strateji belirleme gücünün devlette olduğu bir karma ekonomi modelini ifade eder. Bayar, bu modeli liberalizmin o günkü şartlarda uygulanamazlığına bir alternatif olarak, pragmatik bir zorunluluk şeklinde sunmuştur.
1930’larda Bayar’ın İktisat Vekili iken hazırlanan ve uygulanan Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı’na atıfta bulunur. Bu terim, onun teknokrat, planlamacı ve ülkenin sanayileşmesine öncülük eden devlet adamı kimliğini simgeler. Bayar için bu planlar, “milli iktisat” hedefine ulaşmak için atılmış rasyonel ve stratejik adımlardır.
Bayar’ın tüm siyasi kariyeri boyunca değişmeyen ana hedefi ifade eden şemsiye bir kavramdır. 1930’larda “devletçilik” ve “sanayi planları” ile, 1950’lerde ise “hususi teşebbüs” ve “yabancı sermaye” ile ilişkilendirilmiştir. Yöntemler değişse de amaç hep aynı kalmıştır: Türkiye’yi ekonomik olarak müreffeh, sanayileşmiş ve modern bir ülke haline getirmek. Bu terim, Bayar’ın siyasi söyleminin pragmatik ve sonuç odaklı […]
Bayar’ın Cumhuriyet’in ilk yıllarında üstlendiği ve teknokrat kimliğinin temelini oluşturan “Ekonomi Bakanı” unvanıdır. Bu görevdeki performansı, özellikle İş Bankası’nın kurulması ve sanayi planlarının uygulanması, ona “ülkenin ekonomisini inşa eden adam” imajını kazandırmıştır. Bayar, siyasi kariyeri boyunca bu unvanı, kendisinin sadece bir politikacı değil, aynı zamanda ekonomiden anlayan, rasyonel ve yapıcı bir devlet adamı olduğunu vurgulamak […]