2002 seçimleri öncesinde, siyasi yasağı nedeniyle seçime giremeyecek olan AKP lideri Tayyip Erdoğan’ı hedef alan alaycı bir ifadedir. Geleneksel gölge oyunu karakteri Hacivat’a yapılan bu benzetme, Erdoğan’ı “asıl aktör” (Karagöz) olmayan, geçici, göstermelik ve yetkisiz bir figür olarak tasvir etmeyi amaçlar. “4 Kasım’da yok” diyerek hukuki durumuna vurgu yapar ve seçmen nezdinde liderliğini itibarsızlaştırmaya çalışır. Bu, Çiller’in rakiplerini kişisel ve aşağılayıcı bir dille hedef aldığı polemikçi üslubunun tipik bir örneğidir.
İki farklı dini bayram olan Kurban Bayramı ile Şeker (Ramazan) Bayramı’nı birleştirerek yaptığı bir kutlama gafıdır. Bu hata, Çiller’in halkın dini ve kültürel değerlerine olan aşinalığı konusunda soru işaretleri yaratmış ve samimiyetinin sorgulanmasına neden olmuştur. Rakipleri tarafından, onun halktan kopuk ve elitist bir figür olduğu yönündeki iddiaları desteklemek için kullanılmıştır.
Çiller’in, kendisini eleştiren ve muhalefet eden büyük medya gruplarını (özellikle Aydın Doğan medyasını) tanımlamak için kullandığı bir terimdir. “Kartel” kelimesi, bu medya gruplarını sadece habercilik yapan kurumlar olarak değil, kendi ekonomik ve siyasi çıkarları için bir araya gelmiş, tekelci ve yasa dışı bir yapı olarak tasvir eder. Bu söylem, medyayı dördüncü kuvvet olmaktan çıkarıp, halkın […]
Çiller’in 1999 seçimleri sürecinde koalisyon ortağı MHP’yi hedef almak için kullandığı aşağılayıcı bir ifadedir. Bu terim, MHP’nin milliyetçiliğini, derinliği olmayan, yüzeysel, folklorik ve sadece basit kültürel unsurlara dayanan bir “göstermelik milliyetçilik” olarak tasvir eder. “Tatlı su milliyetçileri” ifadesiyle birlikte, rakibinin ideolojik temelini zayıflatmayı ve kendi partisinin merkez sağdaki “gerçek” vatanseverliğini öne çıkarmayı hedefler.