Özellikle Susurluk skandalı ve yolsuzluk iddiaları gibi hukuki boyutları olan siyasi krizlerde Yılmaz’ın sıkça başvurduğu bir kavramdır. “Hukuki sürecin sonunda ortaya çıkacak olan gerçeğin, ANAP’a, bize vereceği en ufak bir zarar söz konusu değildir” gibi ifadelerle, siyasi tartışmaların yargıya bırakılması gerektiğini savunur. Retorik olarak bu ifade ikili bir işlev görür: Bir yandan, hukuka ve adalete […]
Yılmaz’ın, Susurluk skandalı sonrası hükümete yönelik “Sürekli Aydınlık için Bir Dakika Karanlık” gibi sivil toplum eylemlerini ve protestoları küçümsemek için kullandığı alaycı bir ifadedir. Bu benzetme, protestoları anlamsız, ilkel ve sonuç getirmeyecek bir ritüel (“dans“) olarak tasvir eder. Retorik işlevi, sivil tepkinin meşruiyetini ve ciddiyetini sarsmak, eylemcileri marjinalleştirmek ve hükümetin bu protestolardan etkilenmediği mesajını vermektir. […]
Yılmaz’ın siyasi kariyerinin son dönemlerinde sıkça karşılaştığı ve söyleminde önemli bir yer tutan hukuki bir mekanizmadır. Hakkındaki yolsuzluk iddiaları (Türkbank, Telsim vb.) nedeniyle Yüce Divan’da yargılanması gündeme gelmiştir. Söyleminde Yüce Divan, bir yandan siyasi rakiplerinin kendisini yıpratmak için kullandığı bir “siyasi istismar konusu” , diğer yandan ise aklanacağına inandığı bir adalet mekanizması olarak yer alır. […]