Yılmaz’ın siyasi lügatinde, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde, Türkiye’nin ekonomik politikaları üzerindeki dış etkiyi simgeleyen bir kurumdur. Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş’e yönelik “Sen Türkiye Cumhuriyeti’nin bakanı mısın yoksa IMF’nin bakanı mısın?” sorusu, bu konudaki tutumunun en net ifadesidir. Bu retorik soru, bir yandan Derviş’in uyguladığı kemer sıkma politikalarını eleştirirken, diğer yandan bu politikaların milli çıkarlara hizmet etmediği, aksine IMF’nin dayatması olduğu imasını taşır. Bu, ekonomik kararların meşruiyetini “millilik” üzerinden sorgulayan ve dış müdahaleye karşı bir duruş sergileyen popülist bir eleştiri dilidir.
2001 krizi sonrası ekonominin başına getirilen Kemal Derviş’e yönelik sarf ettiği, popülist bir eleştiri içeren meşhur retorik sorudur. Bu soru, Derviş’in uyguladığı ve IMF tarafından desteklenen ekonomik programın meşruiyetini sorgular. Derviş’i, Türkiye’nin çıkarlarını değil, uluslararası bir kuruluşun çıkarlarını temsil etmekle itham eder. Retorik olarak, karmaşık bir ekonomik tartışmayı, “milli” olan ile “gayrimilli” olan arasındaki basit […]
Yılmaz’ın, özellikle özelleştirme gibi liberal ekonomi politikalarını savunurken kullandığı teknokratik bir terimdir. Bir işletmenin devlete “yük değil, katma değer yaratan bir kuruluş” olması gerektiğini vurgulayarak, ekonomik faaliyetin temel amacının verimlilik ve karlılık olduğunu belirtir. Bu ifade, devletin ekonomideki rolünün küçültülmesi ve piyasa koşullarının hakim kılınması gerektiği yönündeki liberal ekonomik anlayışını yansıtır. Retorik olarak, özelleştirme karşıtı […]
Yılmaz’ın, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıların bir süre daha devam edeceğini anlatmak için kullandığı bir mevsimsel metafordur. “Bu sene kış zor geçecek” dedikten sonra, bu sürenin “mayıs sonuna kadar” devam edeceğini belirterek metaforu somut bir takvime bağlamıştır. Bu ifade, halka karşı dürüst olma ve popülist vaatlerden kaçınma imajı yaratmayı hedefler. Retorik olarak, yaklaşan ekonomik zorluklara […]