Yılmaz’ın, özellikle özelleştirme gibi liberal ekonomi politikalarını savunurken kullandığı teknokratik bir terimdir. Bir işletmenin devlete “yük değil, katma değer yaratan bir kuruluş” olması gerektiğini vurgulayarak, ekonomik faaliyetin temel amacının verimlilik ve karlılık olduğunu belirtir. Bu ifade, devletin ekonomideki rolünün küçültülmesi ve piyasa koşullarının hakim kılınması gerektiği yönündeki liberal ekonomik anlayışını yansıtır. Retorik olarak, özelleştirme karşıtı eleştirileri, “devlet malı satılıyor” gibi duygusal argümanlar yerine, “ekonomik rasyonalite” ve “verimlilik” gibi teknik ve nesnel görünen kavramlarla karşılamayı hedefler.
Yılmaz’ın ve ANAP’ın liberal ekonomi politikasının temel taşlarından biridir. Söyleminde özelleştirmeyi, “halkın sorununun çözülmesi”, “siyasi kirlenmenin önlenmesi” ve “demokrasi” için bir zorunluluk olarak sunar. KİT’lerin (Kamu İktisadi Teşebbüsleri) verimsizliğini ve devlete yük olduğunu savunarak, özelleştirmenin ekonomik rasyonalitenin bir gereği olduğunu vurgular. “Bu özelleştirme ile sadece Türk ekonomisinin değil, çalışanların da çıkarları korunmuştur” gibi ifadelerle, bu […]
2001 krizi sonrası ekonominin başına getirilen Kemal Derviş’e yönelik sarf ettiği, popülist bir eleştiri içeren meşhur retorik sorudur. Bu soru, Derviş’in uyguladığı ve IMF tarafından desteklenen ekonomik programın meşruiyetini sorgular. Derviş’i, Türkiye’nin çıkarlarını değil, uluslararası bir kuruluşun çıkarlarını temsil etmekle itham eder. Retorik olarak, karmaşık bir ekonomik tartışmayı, “milli” olan ile “gayrimilli” olan arasındaki basit […]
Yılmaz’ın, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıların bir süre daha devam edeceğini anlatmak için kullandığı bir mevsimsel metafordur. “Bu sene kış zor geçecek” dedikten sonra, bu sürenin “mayıs sonuna kadar” devam edeceğini belirterek metaforu somut bir takvime bağlamıştır. Bu ifade, halka karşı dürüst olma ve popülist vaatlerden kaçınma imajı yaratmayı hedefler. Retorik olarak, yaklaşan ekonomik zorluklara […]