“Helalleşme” ve “barışma” söylemlerini tamamlayan, fiziksel ve duygusal bir birlikteliği ifade eden bir eylemdir. Toplumsal kutuplaşmanın yarattığı mesafelerin ve soğukluğun ortadan kalktığı, insanların yeniden bir araya geldiği, sevgi ve kardeşlik temelinde yeni bir toplumsal sözleşmenin kurulduğu bir geleceği tasvir eder. Bu ifade, siyasi hedeflerin sadece yasal veya ekonomik reformlarla sınırlı olmadığını, aynı zamanda toplumsal ruhun iyileştirilmesini de kapsadığını gösterir.
“Helalleşme” projesinin temel eylemidir. Toplumun geçmişte yaşadığı siyasi ve sosyal travmaların (Sivas, Maraş, Roboski vb.) birer “yara” olarak görüldüğünü ve siyasetin görevinin bu yaraları kaşımak değil, iyileştirmek ve kapatmak olduğunu ifade eder. Bu metafor, toplumsal barış sürecini tıbbi bir iyileşme sürecine benzeterek, bunun hassasiyet ve özen gerektiren bir iş olduğunu vurgula
Kılıçdaroğlu’nun siyasi kariyerindeki en önemli ve en çok tartışılan kavramdır. Kelime anlamı olarak “karşılıklı hakları helal etme, barışma” anlamına gelse de, Kılıçdaroğlu bu kavramı siyasi bir projeye dönüştürmüştür. Bu proje, CHP’nin ve devletin geçmişte neden olduğu mağduriyetlerle (başörtüsü yasağı, Roboski, Sivas, Varlık Vergisi vb.) yüzleşmeyi ve bu mağduriyetleri yaşayan kesimlerle barışmayı hedefler. “Hesaplaşma değil helalleşme” […]
Kılıçdaroğlu’nun, seçilmesi durumunda toplumun hiçbir kesimini ayırmayacağını, kendisine oy versin veya vermesin herkesi kucaklayacağını ifade etmek için kullandığı bir formüldür. Bu söylem, mevcut yönetimin toplumu kutuplaştırdığı eleştirisine karşı birleştirici ve kapsayıcı bir liderlik vaadi sunar. “Kimliklerinden, inançlarından, yaşam tarzlarından ötürü hiç kimseyi ayrıştırmayacağım” sözüyle pekiştirilen bu ifade, “helalleşme” ve “toplumsal barış” vizyonunun bir yansımasıdır.