Sadece Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni değil, aynı zamanda onun temsil ettiği yönetim anlayışını ifade eden bir metonimidir. Kılıçdaroğlu’nun dilinde “Saray“, israfın, şatafatın, lüksün, kibirin ve halktan kopukluğun sembolüdür. “Saray ve şürekâsı” (Saray ve avanesi) gibi ifadelerle kullanıldığında, sadece bir kişiyi değil, onun etrafındaki çıkar grubunu da hedefler. “Çankaya Köşkü“nün tevazusu ve kurumsallığı ile tezat oluşturacak şekilde kullanılır.
Kılıçdaroğlu’nun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a doğrudan ismini kullanmadan atıfta bulunmak için kullandığı, ironi ve mesafe içeren bir hitap biçimidir. Görünüşte saygılı olan bu ifade, bağlama göre eleştirel bir tona bürünür. Özellikle Erdoğan’ın verdiği ancak tutmadığı sözleri hatırlatırken (“Sanki Beyefendi yeni iktidara geliyor, o da söz vermiş…“) kullanması, bu ironik işlevi belirginleştirir. Bu kullanım, doğrudan bir saldırıdan kaçınırken […]
Kılıçdaroğlu’nun söyleminin temel taşlarından biridir. Devlet yönetiminde ve kamudaki görevlendirmelerde partizanlık, akrabalık veya sadakat yerine, işin ehli olmanın, bilgi, birikim ve yeteneğin esas alınması gerektiğini savunan ilkedir. Ona göre, devletteki çürümenin ve adaletsizliğin temel nedeni liyakat sisteminin çökmesidir. “Devlet; liyakatle, bilgiyle, birikimle, adaletle yönetilir” sözü, onun yönetim felsefesinin özetidir. Liyakati, adaletin bir ön koşulu olarak […]
Şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim anlayışının temel ilkesidir. Kılıçdaroğlu, bu ifadeyle, toplanan vergilerin ve kamu harcamalarının nereye gittiğinin millete açıkça rapor edileceğini vaat eder. “Her namuslu siyasetçinin onurlu görevi” olarak tanımladığı bu ilke , yolsuzluk ve israfın panzehiridir. Kendi iktidarlarında muhalefete hesap vermeyi yasal bir zorunluluk haline getirme vaadi, bu ilkeye olan bağlılığının en […]