Demirel’in siyasete girmeden önceki kariyerinde Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü yapmasından kaynaklanan bir lakabıdır. Başlangıçta teknik ve bürokratik bir unvan olan bu ifade, onun siyasi kimliğinin bir parçası haline gelmiştir. Bu lakap, onun “Barajlar Kralı” imajının temelini oluşturur ve ülkenin su kaynaklarını, sulama ve enerji projelerini en iyi bilen, bu konularda uzman bir lider olduğu algısını güçlendirir. Bu, onun teknokrat geçmişini popülist bir “icraat” anlatısına dönüştürme başarısını gösterir.
Demirel’in siyaset felsefesinin merkezinde yer alan bir kavramdır. “İcraat“, laf yerine iş üretmek, somut projeler (yollar, köprüler, barajlar, fabrikalar) yapmak anlamına gelir. Demirel için siyasi meşruiyetin temel kaynağıdır. Söyleminde “icraat“, soyut ideolojilere, kısır siyasi çekişmelere ve bürokratik atalete karşı bir panzehir olarak sunulur. “Büyük Türkiye” idealine ulaşmanın tek yolu olarak gösterilir. Bu kavram, onun kalkınmacı […]
Soğuk Savaş döneminde, komünist bir ülke olan Bulgaristan’dan elektrik alınmasını eleştirenlere karşı kullandığı bir ifadedir. Bu retorik soru, ideolojik saplantıların ülkenin pratik ihtiyaçlarının önüne geçmemesi gerektiğini savunur. Retorik işlevi, kalkınma ve teknolojinin (elektrik) ideolojiler üstü olduğunu vurgulayarak, eleştirileri pragmatizm temelinde geçersiz kılmaktır. Bu söz, Demirel’in “Bize plan değil, pilav lazım” anlayışıyla tutarlıdır; yani önemli olanın […]
1960’larda, özellikle CHP’nin savunduğu planlı kalkınma modeline karşı merkez sağın popülist eleştirisini özetleyen bir slogandır. Bu ifade, halkın somut ve acil ihtiyaçlarının (“pilav“), devlet bürokrasisinin soyut ve uzun vadeli hedeflerinden (“plan“) daha önemli olduğunu savunur. Retorik olarak, teknokratik elitizme karşı halkın sağduyusunu ve pragmatizmini yüceltir. Bu slogan, Demirel’in kalkınmayı halkın refahını doğrudan artıracak somut projelerle […]