Özal’ın, Türkiye’de konuşulması, tartışılması dahi yasak olan konuları (Kürt sorunu, federasyon, başkanlık sistemi, Atatürk’ün eleştirilmesi vb.) tanımlamak için kullandığı bir kelimedir. Kendi misyonunu, bu “tabuları yıkarak” Türkiye’nin önünü açmak olarak tanımlamıştır. Bu ifade, onun kendisini düşünce özgürlüğünün ve demokratikleşmenin bir şampiyonu olarak sunma stratejisinin bir parçasıdır.
Özal’ın siyaset yapma tarzını en iyi özetleyen felsefi yaklaşımdır. İdeolojik dogmalar ve katı ilkeler yerine, pratik sonuçlara ve somut faydaya odaklanmayı ifade eder. “Anayasayı bir kere delmek” veya “Bir koyar üç alırız” gibi ifadeler, bu pragmatik yaklaşımın en uç örnekleridir. Bu kelime, hem destekçileri tarafından “sonuç odaklılık” ve “vizyonerlik” anlamında övgüyle, hem de muhalifleri tarafından […]
Özal’ın, özellikle cumhurbaşkanlığı döneminde, Kürt sorununun çözümü bağlamında tartıştığı ve büyük bir tabu olarak görülen bir kavramdır. Türkiye’nin üniter yapısını sorgulayan bu tartışmayı gündeme getirmesi, onun “Tabu Kırıcı Realizm” yaklaşımının en cüretkâr örneklerinden biridir. Bu kavramı telaffuz etmesi bile, soruna o güne kadar düşünülmemiş çözüm yollarının aranabileceğinin bir işaretiydi ve devletin kırmızı çizgilerine meydan okuyordu.
Özal’ın, kendisini eski tip siyasetçilerden ayırmak için sıkça kullandığı bir kelimedir. “Vizyon“, günü kurtaran politikalar yerine, geleceğe yönelik büyük hedefler ve stratejiler belirleme kapasitesini ifade eder. Rakiplerini “vizyonsuzlukla” suçlayarak, kendisini Türkiye’yi “çağ atlatacak” tek ileri görüşlü lider olarak konumlandırmıştır. Bu kelime, onun teknokrat ve reformcu kimliğini pekiştirir.