Bahçeli’nin siyasi söyleminin ve MHP’nin politikalarının en temel ve tavizsiz alanıdır. “Terörle mücadele“, sadece askeri operasyonları değil, aynı zamanda terörün siyasi, sosyal ve finansal tüm uzantılarına karşı verilecek topyekûn bir savaşı ifade eder. Bu mücadelede hiçbir tavize yer yoktur ve “terörle arasına mesafe koymayan” her yapı, terörün bir parçası olarak kabul edilir. Bu konu, MHP’nin “kırmızı çizgilerinin” en başında gelir ve Cumhur İttifakı’nın varlık nedenlerinden biri olarak sunulur. “Türkiye’nin Kürt sorunu yoktur, terör sorunu vardır” tezi bu politikanın temelini oluşturur.
Devlet Bahçeli’nin söyleminde Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olmasının ötesinde, milli birliğin çimentosu ve devletin “kırmızı çizgisi” olarak tanımlanır. Bahçeli, Atatürk’ü siyasi tartışmaların üzerinde, milletin ortak paydası olarak konumlandırır. Ona yönelik eleştiri veya hakaretleri, doğrudan Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Türk milletinin varlığına yapılmış bir saldırı olarak görür ve bunu bir “hiyanet” olarak nitelendirir. “Atatürk Türkiye […]
Normalde askeri ve stratejik tehditler için kullanılan bu kavram, Bahçeli’nin dilinde genişletilerek, muhalefet partilerinin politikaları, bazı sivil toplum faaliyetleri, hatta yargı kararları gibi pek çok iç siyaset unsurunu kapsayacak şekilde kullanılır. Bir konuyu “milli güvenlik meselesi” olarak tanımlamak, o konuyu normal demokratik tartışma süreçlerinin dışına çıkarmak ve devletin en sert tedbirleri almasını meşrulaştırmak anlamına gelir. […]
Siyasi partilerin günlük çekişmelerinin ve anlık çıkarlarının ötesinde, devletin uzun vadeli çıkarlarını ve bekasını gözeten, tarihsel bir derinliğe sahip, rasyonel ve soğukkanlı bir yönetim anlayışını ifade eder. Bahçeli, MHP’nin ve kendisinin politikalarını sık sık “devlet aklı” ile hareket etmenin bir gereği olarak sunar. Özellikle kritik anlarda alınan kararlar (örneğin Cumhur İttifakı’nın kurulması), parti çıkarlarından ziyade […]