Bayar’ın siyasi kariyerinin her döneminde öne çıkan bir yeteneği ve kavramdır. İttihat ve Terakki’de, Milli Mücadele’de ve Demokrat Parti’nin kuruluşunda gösterdiği örgütlenme başarısını ifade eder. Bayar için “teşkilatlanma“, bir fikri veya bir mücadeleyi halka yaymanın ve tabandan güç alarak başarıya ulaşmanın temel yöntemidir. Bu kavram, onun pragmatik ve halka dayalı siyaset anlayışını yansıtır.
DP’nin ve Bayar’ın, kendilerini halkın gerçek temsilcisi olarak konumlandırmak için kullandığı bir metafordur. Bu ifade, CHP’nin bürokratik ve elitist bir zümrenin sesi olduğunu, DP’nin ise uzun yıllar sessiz kalmış veya sesi duyulmamış olan geniş halk kitlelerinin, köylünün, esnafın, yani “milletin” bizatihi kendisinin sesi olduğunu iddia eder. Bu, DP’nin popülist ve vesayet karşıtı söyleminin temelini oluşturur.
1919-1922 yılları arasındaki Türk Kurtuluş Savaşı’nı ifade eden tarihi bir terimdir. Ancak Bayar’ın lügatinde bu, sadece geçmişte kalmış bir olay değil, aynı zamanda siyasi meşruiyetin ve kimliğin de kaynağıdır. Kendi siyasi hayatının başlangıç noktası olarak sürekli Milli Mücadele’ye, özellikle de sivil direniş kanadındaki rolüne atıfta bulunur. DP’nin siyasi mücadelesini de, “tek parti zihniyetine” karşı verilen […]
“Sivil direniş” anlamına gelen bu terim, Bayar’ın Milli Mücadele’deki “Galip Hoca” rolünü tanımlar. Düzenli ordunun müdahalesinden önce, halkın kendi inisiyatifiyle işgale karşı koymasını ifade eder. Bu kavram, Bayar’ın sivil siyasetin ve halk inisiyatifinin gücüne olan inancını yansıtır ve onun askeri kökenli liderlerden farkını ortaya koyar.