Türkiye topraklarında yabancı bir devletin askerinin bulunmasına karşı olan kesin ve net duruşu ifade eden güçlü bir metafordur. “Yabancı asker” yerine “yabancı asker postalı” denmesi, bu varlığı daha somut, daha rahatsız edici ve işgal çağrışımı yapan bir imgeye dönüştürür. Kılıçdaroğlu, “Ben kendi ülkemde yabancı asker postalı istemiyorum” diyerek, bu konudaki tavrının pazarlığa açık olmadığını ve ulusal egemenliğin en temel ilkesi olduğunu vurgular.
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne atıfta bulunurken kullanılan saygı ve övgü dolu bir ifadedir. Özellikle Tank-Palet Fabrikası’nın Katar’a devredilmesi gibi konuları eleştirirken, “şanlı ordumuza iade edeceğiz” diyerek, orduya olan saygısını ve bağlılığını vurgular. Bu ifade, milli ve askeri konulardaki hassasiyetini gösterme ve partisine yönelik bu alanlardaki eleştirileri bertaraf etme amacı taşır.
Türk Kurtuluş Savaşı’nın başlangıcındaki sivil direniş ruhunu ve örgütlenmesini ifade eden tarihi bir kavramdır. Kılıçdaroğlu, CHP’nin köklerinin Kuvayı Milliye’ye dayandığını vurgulayarak, partisini ulusal bağımsızlığın, vatanseverliğin ve anti-emperyalizmin mirasçısı olarak konumlandırır. Özellikle “yabancı asker postalı” gibi ulusal egemenlikle ilgili konularda bu referansı kullanarak, kendi duruşunun tarihi ve milli meşruiyetini güçlendirir.
İktidar değişikliğinin kaçınılmaz olduğunu, bu değişimin doğal bir süreç gibi ve durdurulamaz bir güçle yaklaştığını anlatan popüler bir slogandır. Bir beklenti ve kesinlik hissi yaratarak muhalif seçmene umut ve moral aşılamayı hedefler. Sloganın yapısı, bir olgunun sadece gelecekte olmayacağını, şimdiden hareket halinde olduğunu ima eder.