Özellikle sosyal medya üzerinden eleştiri yönelten veya hasmane tavır sergileyen yabancı siyasetçileri veya muhalif figürleri aşağılamak ve ciddiye almadığını belirtmek için kullanılan bir ifadedir. “Soytarı” kelimesi muhatabı itibarsızlaştırırken, “klavye” kelimesi ise bu kişilerin eylemlerinin sanal dünyayla sınırlı, gerçek bir gücü veya etkisi olmayan, ciddiyetsiz eylemler olduğunu ima eder. Bu, liderin kendisine yönelik eleştirileri küçümsediğini ve bu tür saldırıların kendisini yolundan döndüremeyeceğini gösteren, özgüvenli ve cepheleşmeci bir retorik araçtır.
Genellikle sert bir eleştiri, radikal bir karar veya tavizsiz bir duruş sergilenmeden hemen önce kullanılan bir söz kalıbıdır. Görünüşte bir nezaket ifadesi gibi dursa da asıl işlevi, söylenecek olan sözün veya yapılacak olan eylemin ne kadar sert olursa olsun meşru ve gerekli olduğunu, bu konuda geri adım atılmayacağını ve karşı tarafın hislerinin veya itirazlarının bir […]
Cumhuriyetin ilk yıllarını, özellikle İsmet İnönü dönemindeki tek partili CHP yönetimini, baskıcı, anti-demokratik ve halkın değerlerine yabancı bir “faşizm” dönemi olarak nitelemek için kullanılan bir ifadedir. Bu söylem, AK Parti’nin kendi iktidarını, o “karanlık” dönemin bir reddi ve gerçek demokrasinin başlangıcı olarak konumlandırmasını sağlar. Tarihi, “milletin değerlerini temsil edenler” ile “halka tepeden bakan, milleti istismar […]
“Farz edelim ki,” “öyle olsa bile” anlamına gelen ve bir tartışmada karşı tarafın argümanını geçici olarak doğru kabul edip, buna rağmen kendi tezinin hala geçerli olduğunu göstermek için kullanılan bir bağlaçtır. “Velev ki dediğiniz doğru olsun, bizim yaptığımız yine de haktır” gibi bir kullanım, rakibin argümanını çürütmekle uğraşmak yerine, onu önemsizleştirerek baypas etme ve kendi […]