Kendi yaptığı bir açıklamanın veya getirdiği bir yorumun son derece mantıklı, açık ve tartışmaya kapalı olduğunu vurgulamak için konuşmasının sonuna eklediği bir retorik sorudur. Bu ifade, muhataplarına meydan okur ve “daha mantıklı bir açıklamanız varsa söyleyin” anlamına gelir. Siyasi işlevi, kendi argümanını nihai ve tek doğru olarak sunmak ve olası itirazları daha baştan geçersiz kılmaktır. Demirel’in kendine olan güvenini ve tartışmalarda son sözü söyleme arzusunu yansıtan tipik bir ifadedir.
Hükümetin yaptığı bir zammı savunurken kullandığı, siyasi dilin gerçekliği nasıl eğip bükebileceğini gösteren (euphemism/örtmece) tipik bir örnektir. Bu ifade, olumsuz bir eylemi (zam) olumlu veya teknik bir kavramla (“kalite ayarlaması“) yeniden adlandırarak halkın tepkisini yumuşatmayı amaçlar. Retorik işlevi, sorumluluğu belirsizleştirmek ve tartışmayı ekonomik bir zorunluluktan teknik bir detaya kaydırmaktır. Bu söz, Demirel’in nüktedan ve kelime […]
Kıbrıs meselesi nedeniyle Türkiye ile İngiltere’nin arasının gergin olduğu 1960’lı yıllarda, bir etkinlikte karşılaştığı İngiliz büyükelçisinin elini sıkması eleştirilince verdiği yanıttır. Bu argo ve müstehcen imalar içeren soru, diplomatik nezaket kurallarının siyasi husumetlere rağmen geçerli olduğunu, devlet yönetiminin kişisel öfkelerle yürütülemeyeceğini anlatır. Retorik işlevi, kendisine yöneltilen “milliyetçi duruş eksikliği” eleştirisini, kaba ama akılda kalıcı bir […]
1980 öncesi dönemde, siyasi rakibi Bülent Ecevit’in yönetim becerisini ve hükümetinin etkinliğini eleştirmek için kullandığı aşağılayıcı bir benzetmedir. Bu ifade, Ecevit’i pratik zekadan yoksun, elindeki kaynakları yönetemeyen ve beceriksiz bir lider olarak tasvir eder. “Kaz” gibi kırsal hayata ait bir imge kullanılması, Demirel’in kendi “halk adamı” kimliğini ve pratik zekasını, Ecevit’in ise halktan kopuk ve […]