Şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim anlayışının temel ilkesidir. Kılıçdaroğlu, bu ifadeyle, toplanan vergilerin ve kamu harcamalarının nereye gittiğinin millete açıkça rapor edileceğini vaat eder. “Her namuslu siyasetçinin onurlu görevi” olarak tanımladığı bu ilke , yolsuzluk ve israfın panzehiridir. Kendi iktidarlarında muhalefete hesap vermeyi yasal bir zorunluluk haline getirme vaadi, bu ilkeye olan bağlılığının en somut göstergesidir.
Yargı sistemi içinde, hukuka göre değil, siyasi veya kişisel çıkarlara göre hareket eden, rüşvet ve usulsüzlükle karar alan hakim ve savcı gruplarını tanımlamak için kullanılan çok sert bir suçlamadır. Kılıçdaroğlu, bu ifadeyi kullanarak yargı bağımsızlığının tamamen ortadan kalktığını ve adaletin bir “çete” yapılanmasının eline geçtiğini iddia eder. Bu söylem, “devletin dini adalettir” ilkesinin nasıl yok […]
Adaletsizliği, baskıyı ve haksızlığı ifade eden güçlü ve ahlaki bir kavramdır. Kılıçdaroğlu, mevcut yönetimin uygulamalarını (haksız tutuklamalar, ekonomik baskılar, ifade özgürlüğünün kısıtlanması vb.) bir “zulüm” olarak nitelendirir. “Zalimin zulmünü sona erdirmek zorundayız” diyerek , mücadelesini siyasi bir rekabetten, ahlaki bir iyilik-kötülük mücadelesi seviyesine taşır.
2017 yılında CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasının ardından Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan İstanbul’a başlattığı 25 gün süren sivil itaatsizlik eylemidir. Bu yürüyüş, Kılıçdaroğlu’nun liderlik profilini “sakin bürokrat“tan “sokakta hak arayan aktivist“e dönüştüren bir dönüm noktasıdır. Siyasi söyleminde “adalet” kavramının merkezileşmesini sağlamış ve “Hak, Hukuk, Adalet” sloganının doğmasına neden olmuştur. Konuşmalarında sık sık bu yürüyüşe referans vererek, adalet […]