Yılmaz’ın, siyasi duruşlarını ve politikalarını tanımlarken kullandığı ahlaki bir referans noktasıdır. “Güçlüklere ve olumsuz eleştirilere bakmadan samimiyet çizgisinde durmak ve bunu halka anlatmak durumunda” olduklarını belirterek, siyaseti ilkesel ve dürüst bir temelde yaptıklarını iddia eder. Bu ifade, rakiplerini “iki yüzlü tutum” sergilemekle suçlarken, kendisini ve partisini tutarlı ve samimi olarak konumlandırma amacı taşır. “Samimiyet“, onun […]
Dilbilgisel Kategoriler: İsim Tamlaması
Sivil Savunma
1999 Depremi sonrası devletin yetersizliğini itiraf ederken kullandığı bir kavramdır. “Sivil savunma hizmetlerimiz aksamıştır” ifadesi, devletin en temel görevlerinden biri olan vatandaşını doğal afetlere karşı koruma ve kurtarma kapasitesindeki başarısızlığına işaret eder. Bu, spesifik bir kurumsal zafiyeti dile getirerek özeleştirisini somutlaştıran bir ifadedir.
Sivil Siyaset
Mesut Yılmaz’ın siyasi lügatinin temel taşı ve en sık başvurduğu meşruiyet zeminidir. Onun söyleminde “sivil siyaset“, askeri ve bürokratik vesayetin karşıtıdır; millet iradesinin tecelli ettiği tek meşru alandır. Özellikle 28 Şubat ve Susurluk gibi krizlerde, “sivil siyasete sahip çıkılması” gerektiğini vurgulayarak, mücadelesini bir demokrasi mücadelesi olarak çerçeveler. Rakiplerini sık sık “sivil siyaset dışı unsurların taşeronu” […]
Sosyal Adalet
Ecevit’in siyasi lügatinin ve “hakça düzen” idealinin temel direğidir. “Ortanın Solu“nu tanımlarken, bu hareketin “sosyal adaletçi ve sosyal güvenlikçi” olduğunu vurgular. Sosyal adalet, Ecevit için sadece yoksullara yardım etmek değil, toplumdaki gelir, servet ve fırsat eşitsizliklerini yapısal olarak ortadan kaldırmaktır. Bu, vergi adaleti (az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınması), toprak reformu, herkes için […]
Sosyal Demokrasi
Ecevit’in siyasi düşüncesi genel olarak sosyal demokrasi akımı içinde değerlendirilse de, kendisi bu terimi kullanmaktan bilinçli olarak kaçınmış ve yerine “Demokratik Sol“u tercih etmiştir. Bunun temel nedeni, sosyal demokrasinin Avrupa’da Marksist kökenlerden evrilmiş olmasıdır. Ecevit, kendi hareketinin kökenlerinin Marksizm’de değil, Atatürk devrimlerinde ve Anadolu’nun halkçı geleneklerinde olduğunu savunarak, ithal bir ideoloji yerine “ulusal” ve “özgün” […]