Mesut Yılmaz’ın Avrupa Birliği’ni (AB) tanımlamak için kullandığı iddialı bir ifadedir. Bu tanımlama, AB’yi askeri güç veya ideolojiye dayalı eski tip birliklerden ayırarak, onu “ideallere ve rasyonalizme bağlı” bir birliktelik olarak yüceltir. Retorik işlevi, Türkiye’nin AB üyeliği hedefini basit bir ekonomik veya siyasi ortaklığın ötesine taşıyarak, onu küresel ölçekte tarihi bir “sivil proje” olarak konumlandırmaktır. […]
Kişiler: Mesut Yılmaz
28 Aralık sabahı Tansu Hanım yok!
1995 genel seçimleri öncesinde, en büyük rakibi Tansu Çiller’e yönelik sarf ettiği, siyasi polemik dilinin en akılda kalıcı örneklerinden biridir. Bu ifade, basit bir seçim tahmininin ötesinde, rakibini siyaseten yok sayan, onun siyasi ömrünün tükendiğini iddia eden keskin ve kendinden emin bir meydan okumadır. Retorik olarak, seçmen nezdinde Çiller’in iktidar alternatifi olamayacağı algısını yaratmayı ve […]
28 Şubat
Yılmaz’ın siyasi kariyerinin en kritik dönemeçlerinden birini ifade eden ve söyleminde sıkça yer alan bir kavramdır. Onun için 28 Şubat, sivil siyaset ile askeri vesayet arasındaki gerilimin zirveye ulaştığı bir dönemi simgeler. Konuşmalarında, “Darbe olacak mı diye tartışmak bile Türk demokrasisi adına yeter ayıptır!” diyerek süreci eleştirmiş ve sivil alanın savunucusu bir pozisyon almıştır. Ancak […]
Acıyı Paylaşmak
Bu ifade, Yılmaz’ın 1999 Gölcük Depremi sonrası yaptığı özeleştirel konuşmanın kilit unsurlarından biridir. “Nasıl ki sevgi paylaştıkça çoğalırsa, acılar da paylaştıkça azalır” cümlesiyle, devletin teknik yetersizliğini kabul ettiği konuşmasına insani ve duygusal bir boyut katmıştır. Retorik işlevi, lideri bürokratik bir figürden çıkarıp, halkla aynı kaderi paylaşan, empati kuran bir “yas tutucu” konumuna getirmektir. Bu ifade, […]
Aferin Beklemek
Yılmaz’ın, partisi ANAP’a yönelik eleştirileri ve siyasi saldırıları püskürtmek için kullandığı bir suçlama kalıbıdır. Özellikle “sivil siyaset dışındaki unsurların taşeronluğuna soyunanların ANAP’a saldırarak bir yerlerden aferin beklediklerini görüyoruz” ifadesinde belirginleşir. Bu söylemle Yılmaz, rakiplerinin meşru bir siyasi eleştiri yapmadığını, aksine askeri veya bürokratik vesayet odaklarına hizmet ederek onlardan takdir (“aferin“) beklediklerini iddia eder. Retorik olarak […]
Aksamıştır
1999 Gölcük Depremi sonrası yaptığı tarihi özeleştiri konuşmasında devletin yetersizliğini ifade etmek için kullandığı kilit fiillerden biridir. “Sivil savunma hizmetlerimiz aksamıştır” ifadesi, doğrudan bir “başarısız olduk” veya “beceremedik” suçlaması yerine, daha bürokratik ve yumuşatılmış bir tonda bir işlev bozukluğunu kabul etme biçimidir. Kelimenin seçimi, kasıtlı bir ihmalden ziyade, sistemin işleyişindeki bir bozukluğa, bir ritim kaybına […]
Allah’ı size emanet ediyorum
Mesut Yılmaz’ın siyasi kariyerindeki en meşhur dil sürçmelerinden biridir. Bir miting sırasında konuşmasını sonlandırırken, “Sizi Allah’a emanet ediyorum” demesi gerekirken, heyecanla veya dalgınlıkla bu ifadeyi kullanmıştır. Bu gaf, anında siyasi rakipleri ve medya tarafından alay konusu yapılmış ve Yılmaz’ın halktan kopuk, elitist ve hatta dini değerlere yabancı olduğu yönündeki imajını pekiştirmek için kullanılmıştır. Anlamsal olarak […]
ANAP
Yılmaz’ın siyasi kimliğinin ve söyleminin merkezinde yer alan partidir. Konuşmalarında ANAP’ı, Turgut Özal’ın “yaşayan en büyük eseri” ve Türkiye’de “sivil, demokrat, özgürlükçü çizginin” temsilcisi olarak tanımlar. Söyleminde ANAP, sadece bir siyasi parti değil, aynı zamanda bir modernleşme ve liberalleşme projesinin taşıyıcısıdır. Partisine yönelik saldırıları, aslında bu ilerici çizgiye yönelik saldırılar olarak çerçeveler. Özal’ın mirasını sahiplenirken, […]
Antidemokratik Yöntemler
Yılmaz’ın, özellikle 28 Şubat gibi askeri müdahale imalarının yoğunlaştığı dönemlerde, sivil siyasete yönelik tehditleri tanımlamak için kullandığı bir ifadedir. “Vatandaşlarımızı demokrasi dışı antidemokratik yöntemlere mahkum etmemek” şeklindeki kullanımı, darbe ve benzeri müdahalelere karşı bir uyarı niteliği taşır. Bu ifade, demokrasiyi evrensel bir norm olarak kabul eden ve bu normun dışına çıkacak her türlü eylemi gayrimeşru […]
Atatürk
Mesut Yılmaz’ın söyleminde, özellikle Avrupa Birliği vizyonunu meşrulaştırmak için başvurduğu en önemli tarihi referanstır. Atatürk’ü, Türkiye’nin yönünü Batı’ya çeviren ve modernleşmeyi hedefleyen bir lider olarak sunar. AB üyeliğini savunurken, Atatürk’ün “Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşü… kendini Avrupa milletlerine bağlayan rabıtaları kestiği gün başlamıştır. Bu bir hata idi, bunu tekrar etmeyeceğiz” sözüne atıfta bulunarak, kendi projesini Atatürk’ün projesinin […]

Mesut Yılmaz Karnesi
Tematik Odak Dağılımı
Sık Kullandığı Terimler
Kişiler: Mesut Yılmaz Hakkında
Türk siyasetinin en çalkantılı dönemlerinden biri olan 1990’lara damgasını vuran başbakanlardan Mesut Yılmaz’ın siyasi dili, tek bir ideolojik kalıba sığdırılamayacak kadar karmaşık ve çok katmanlı bir yapı sergiler. Söylemi, Batı tarzı liberal demokrasi idealleri ile dönemin sert siyasi ve toplumsal gerçeklikleri arasındaki sürekli bir müzakerenin ürünüdür. Bu analitik çerçevede, Yılmaz’ın siyasi lügatinin üzerine inşa edildiği üç temel direk incelenecektir: Teknokratik liberalizm ve rasyonaliteye dayalı Batıcı vizyonu, kriz anlarında ortaya çıkan pragmatizmi ve sivil siyaset savunusu, ve son olarak rakiplerine yönelik keskin polemikçi üslubu ile siyasi kariyerine damga vuran dil sürçmeleri. Bu üç unsur, onun siyasi kimliğinin ve döneminin ruhunun bir yansıması olarak birbiriyle çelişir gibi görünse de, aslında aynı siyasi gerçekliğin farklı yüzlerini temsil eder.