Kişiler: Mesut Yılmaz

Sağduyu

Yılmaz’ın, özellikle siyasi kriz ve gerilim anlarında, tüm taraflara yaptığı bir çağrıdır. Demokrasinin “mayınlı bir yol” olduğunu belirttikten sonra, “gerekli basireti ve sağduyuyu göstermek bize düşer” demesi, bu kavramın işlevini ortaya koyar. “Sağduyu“, aşırı ve fevri tepkilerden kaçınmayı, rasyonel ve uzlaşmacı bir tavır takınmayı ifade eder. Retorik olarak, kendi pozisyonunu makul ve dengeli olarak sunarken, […]

Samimiyet Çizgisi

Yılmaz’ın, siyasi duruşlarını ve politikalarını tanımlarken kullandığı ahlaki bir referans noktasıdır. “Güçlüklere ve olumsuz eleştirilere bakmadan samimiyet çizgisinde durmak ve bunu halka anlatmak durumunda” olduklarını belirterek, siyaseti ilkesel ve dürüst bir temelde yaptıklarını iddia eder. Bu ifade, rakiplerini “iki yüzlü tutum” sergilemekle suçlarken, kendisini ve partisini tutarlı ve samimi olarak konumlandırma amacı taşır. “Samimiyet“, onun […]

Sen Türkiye Cumhuriyeti’nin bakanı mısın yoksa IMF’nin bakanı mısın?

2001 krizi sonrası ekonominin başına getirilen Kemal Derviş’e yönelik sarf ettiği, popülist bir eleştiri içeren meşhur retorik sorudur. Bu soru, Derviş’in uyguladığı ve IMF tarafından desteklenen ekonomik programın meşruiyetini sorgular. Derviş’i, Türkiye’nin çıkarlarını değil, uluslararası bir kuruluşun çıkarlarını temsil etmekle itham eder. Retorik olarak, karmaşık bir ekonomik tartışmayı, “milli” olan ile “gayrimilli” olan arasındaki basit […]

Sivil Savunma

1999 Depremi sonrası devletin yetersizliğini itiraf ederken kullandığı bir kavramdır. “Sivil savunma hizmetlerimiz aksamıştır” ifadesi, devletin en temel görevlerinden biri olan vatandaşını doğal afetlere karşı koruma ve kurtarma kapasitesindeki başarısızlığına işaret eder. Bu, spesifik bir kurumsal zafiyeti dile getirerek özeleştirisini somutlaştıran bir ifadedir.

Sivil Siyaset

Mesut Yılmaz’ın siyasi lügatinin temel taşı ve en sık başvurduğu meşruiyet zeminidir. Onun söyleminde “sivil siyaset“, askeri ve bürokratik vesayetin karşıtıdır; millet iradesinin tecelli ettiği tek meşru alandır. Özellikle 28 Şubat ve Susurluk gibi krizlerde, “sivil siyasete sahip çıkılması” gerektiğini vurgulayarak, mücadelesini bir demokrasi mücadelesi olarak çerçeveler. Rakiplerini sık sık “sivil siyaset dışı unsurların taşeronu” […]

Sivil Siyaset Dışı Unsurlar

Yılmaz’ın, askeri ve sivil bürokrasi içindeki vesayetçi odakları, derin devlet yapılarını veya yargı içindeki belirli grupları doğrudan isimlendirmekten kaçınarak, üstü kapalı bir şekilde tanımlamak için kullandığı örtmeceli (euphemistic) bir ifadedir. Bu terim, sivil ve demokratik siyaset alanının dışında kalan, ancak siyasete müdahale etme gücüne sahip olan tüm aktörleri kapsar. Retorik işlevi, tehlikeli ve güçlü odakları […]

Sizi gidi siziler

Siyasi rakiplerini veya eleştirmenlerini hedef alırken kullandığı, hem küçümseyici hem de bir miktar şakacı bir tını taşıyan bir hitap biçimidir. Bu ifade, doğrudan bir hakaret içermez, ancak muhatabını ciddiye almadığını, onların “oyunlarını” veya “kurnazlıklarını” gördüğünü ima eder. Retorik olarak, rakibin argümanlarını veya eylemlerini önemsizleştirir ve onları çocuksu bir yaramazlık düzeyine indirger. Bu, Turgut Özal’dan miras […]

Susurluk

Yılmaz’ın başbakanlığı dönemine damga vuran ve söylemini derinden etkileyen en büyük devlet skandalıdır. Onun lügatinde Susurluk, devlet-siyaset-mafya ilişkilerinin ortaya çıktığı, “devletin rutin dışına çıktığı” ve sivil siyasetin “çetelerle” mücadele etmek zorunda kaldığı bir karanlık dönemi simgeler. “Bu işi çözemezsem başbakanlık bana haram olsun” diyerek skandalın üzerine gitme sözü vermiş, ancak sürecin karmaşıklığı ve “devlet sırları” […]

Mesut Yılmaz

Mesut Yılmaz Karnesi

Tematik Odak Dağılımı

Sık Kullandığı Terimler

Kişiler: Mesut Yılmaz Hakkında

Türk siyasetinin en çalkantılı dönemlerinden biri olan 1990’lara damgasını vuran başbakanlardan Mesut Yılmaz’ın siyasi dili, tek bir ideolojik kalıba sığdırılamayacak kadar karmaşık ve çok katmanlı bir yapı sergiler. Söylemi, Batı tarzı liberal demokrasi idealleri ile dönemin sert siyasi ve toplumsal gerçeklikleri arasındaki sürekli bir müzakerenin ürünüdür. Bu analitik çerçevede, Yılmaz’ın siyasi lügatinin üzerine inşa edildiği üç temel direk incelenecektir: Teknokratik liberalizm ve rasyonaliteye dayalı Batıcı vizyonu, kriz anlarında ortaya çıkan pragmatizmi ve sivil siyaset savunusu, ve son olarak rakiplerine yönelik keskin polemikçi üslubu ile siyasi kariyerine damga vuran dil sürçmeleri. Bu üç unsur, onun siyasi kimliğinin ve döneminin ruhunun bir yansıması olarak birbiriyle çelişir gibi görünse de, aslında aynı siyasi gerçekliğin farklı yüzlerini temsil eder.

×

Giriş Yap

Üye Ol

Büyütülmüş Resim ×