Kişiler: Mesut Yılmaz

Avrupa Birliği

Yılmaz’ın siyasi lügatinin merkezinde yer alan, en tutarlı ve en ısrarlı şekilde savunduğu projedir. Onun söyleminde AB, sadece bir ekonomik pazar veya siyasi birlik değil, aynı zamanda Türkiye’nin ulaşması gereken bir “medeniyet projesi“, bir “değerler sistemi” ve “21. yüzyılın en büyük projesidir”. AB üyeliğini, Türkiye’nin demokratik standartlarını yükseltmek, insan haklarını güvence altına almak ve ekonomik […]

Avrupa Birliği’nin yolu Diyarbakır’dan geçer

Yılmaz’ın en ikonik ve vizyoner ifadelerinden biridir. 1999’da kullandığı bu slogan, Türkiye’nin AB üyelik sürecini, ülkenin en çetrefilli iç sorunu olan Kürt meselesinin demokratik çözümüne ve insan hakları standartlarının yükseltilmesine doğrudan bağlamıştır. Bu, AB hedefinin sadece bir dış politika meselesi olmadığını, aynı zamanda köklü bir iç demokratikleşme projesi olduğunu ilan eden radikal bir adımdı. Söylem, […]

Ayıp

Yılmaz’ın, özellikle demokratik süreçlere yönelik müdahaleleri ve siyasi gerilimleri eleştirirken kullandığı ahlaki bir nitelemedir. 28 Şubat öncesinde, “Darbe olacak mı diye tartışıyoruz! Bunu da yüksek sesle tartışıyoruz! Bunu tartışmak bile Türk demokrasisi adına yeter ayıptır!” sözü, bu kullanımın en belirgin örneğidir. Burada “ayıp“, hukuki veya siyasi bir terimden çok, bir ülkenin demokratik olgunluğuna yakışmayan, utanç […]

Bazlama – börek milliyetçileri

“Tatlı su milliyetçileri” ifadesinin bir varyasyonu olarak, özellikle MHP’ye yönelik eleştirilerinde kullandığı alaycı ve küçümseyici bir nitelemedir. Bu ifadeyle Yılmaz, rakiplerinin milliyetçiliğini sığ, folklorik ve sadece rahat zamanlarda sergilenen, gerçek bir fedakarlık veya derin bir ideoloji içermeyen bir duruş olarak tasvir eder. “Bazlama” ve “börek” gibi gündelik ve geleneksel yiyecek metaforları, bu milliyetçilik anlayışının ciddiyetten […]

Ben Erbakan değilim!

28 Şubat sürecinin en gerilimli günlerinde sarf edilen bu söz , Yılmaz’ın askeri vesayet karşısındaki konumunu net bir şekilde ortaya koyma amacı taşır. İfadenin bağlamı, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantılarındaki tutumudur. Yılmaz bu sözle, kendisini Necmettin Erbakan’dan ayrıştırarak, MGK’da alınan kararlara (askerin “tavsiyelerine“) direnmeyeceğini, aksine onlarla uyum içinde hareket edeceğini ima etmektedir. Bu, bir yandan […]

Binaenaleyh Türkiye’nin altı çürüktür

17 Ağustos 1999 depremi sabahında yaptığı ilk açıklamalardan birinde yer alan bu ifade, Süleyman Demirel’e atfedilen bir sözün Yılmaz tarafından tekrarıdır. Ancak Yılmaz’ın bu ifadeyi kullanması, devletin acziyetini ve ülkenin yapısal sorunlarını soğuk bir gerçekçilikle kabul ettiğini gösterir. “Binaenaleyh” gibi eski ve bürokratik bir kelimeyle başlaması, ifadenin duygusallıktan uzak, teknik bir tespit gibi sunulmasına neden […]

Bu işi çözemezsem başbakanlık bana haram olsun

Susurluk skandalının aydınlatılması konusunda sergilediği kararlılığı ve kamuoyuna verdiği sözü ifade eden iddialı bir cümledir. “Haram olsun” gibi güçlü bir ahlaki ve dini referans kullanarak, konuyu basit bir siyasi vaadin ötesine taşıyıp, kişisel bir namus meselesi haline getirir. Retorik işlevi, halk nezdinde güven tazelemek, skandalın üzerine gideceği konusunda en ufak bir şüpheye yer bırakmamak ve […]

Çekin milletin elinden cebinizi

Yılmaz’ın bir mitingde “Milletin cebinden elinizi çekin” demek isterken dilinin sürçmesiyle ortaya çıkan bir başka meşhur gaftır. Anlamın tamamen tersine döndüğü bu ifade, Yılmaz’ın siyasi sürçmeler lügatinin en bilinen örneklerinden biridir. Tıpkı “Kağıttepe” veya “Allah’ı size emanet ediyorum” gibi, bu gaf da siyasi rakipleri tarafından onun dikkat dağınıklığını, halkın diline ve sorunlarına yabancılığını göstermek için […]

Çete

Özellikle Susurluk skandalı bağlamında, devlet içindeki yasa dışı, organize suç yapılarını tanımlamak için kullandığı bir terimdir. Yılmaz, bu yapıların üzerine gidilmesi gerektiğini savunarak kendisini temiz siyasetin ve hukuk devletinin yanında konumlandırmıştır. Ancak aynı zamanda, bu “çetelerin” devletin derinliklerindeki gücünün farkında olduğunu ima eden pragmatik bir dil de kullanmıştır. Söyleminde “çete“, sivil siyaseti tehdit eden, hukukun […]

Check-up

Mesut Yılmaz’ın, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyelik sürecini ve Kopenhag Kriterleri’ni yerine getirme çabasını açıklamak için kullandığı tıbbi bir metafordur. “AB sürecinde deyim yerindeyse dünyanın en iyi hastanesinde check-up’a gidiyoruz” diyerek, bu süreci bir dayatma veya egemenlik devri olarak değil, ülkenin “hastalıklarını” teşhis edip iyileşmesi için bir fırsat olarak sunar. Bu metafor, AB kriterlerini rasyonel, bilimsel […]

Mesut Yılmaz

Mesut Yılmaz Karnesi

Tematik Odak Dağılımı

Sık Kullandığı Terimler

Kişiler: Mesut Yılmaz Hakkında

Türk siyasetinin en çalkantılı dönemlerinden biri olan 1990’lara damgasını vuran başbakanlardan Mesut Yılmaz’ın siyasi dili, tek bir ideolojik kalıba sığdırılamayacak kadar karmaşık ve çok katmanlı bir yapı sergiler. Söylemi, Batı tarzı liberal demokrasi idealleri ile dönemin sert siyasi ve toplumsal gerçeklikleri arasındaki sürekli bir müzakerenin ürünüdür. Bu analitik çerçevede, Yılmaz’ın siyasi lügatinin üzerine inşa edildiği üç temel direk incelenecektir: Teknokratik liberalizm ve rasyonaliteye dayalı Batıcı vizyonu, kriz anlarında ortaya çıkan pragmatizmi ve sivil siyaset savunusu, ve son olarak rakiplerine yönelik keskin polemikçi üslubu ile siyasi kariyerine damga vuran dil sürçmeleri. Bu üç unsur, onun siyasi kimliğinin ve döneminin ruhunun bir yansıması olarak birbiriyle çelişir gibi görünse de, aslında aynı siyasi gerçekliğin farklı yüzlerini temsil eder.

×

Giriş Yap

Üye Ol

Büyütülmüş Resim ×