Ecevit’in, 1970’lerde kendisine ve partisine yöneltilen “yeterince milliyetçi olmama” suçlamalarına karşı verdiği en ünlü ve etkili cevaplardan biridir. Bu ifade, milliyetçiliği sloganik ve hamasi bir söylemden ibaret gören sağ siyaset anlayışını eleştirir. Ecevit, kendi milliyetçilik anlayışını “lafla değil, icraatla” ortaya koyduğunu iddia eder. Kıbrıs Barış Harekâtı, Ege’deki kıta sahanlığı mücadelesi ve ABD baskısına rağmen haşhaş ekimini serbest bırakması gibi somut eylemleri, kendi “ulusalcı” ve “bağımsızlıkçı” duruşunun kanıtı olarak sunar. Bu retorik strateji, milliyetçilik kavramının sağın tekelinden alınarak, sol ve halkçı bir içerikle yeniden tanımlanmasını amaçlar. Milliyetçiliği, bağırma ve slogan atma eylemi değil, ulusal çıkarları somut adımlarla koruma iradesi olarak kodlar.