İktidarda kalma süresiyle ilgili eleştirilere veya koltuğu bırakması yönündeki telkinlere karşı verdiği sert ve argo bir cevaptır. Bu ifade, onun siyasi mücadeledeki kavgacı ve pervasız yönünü gösterir. Siyasi nezaketin dışına çıkan bu dil, halkla doğrudan ve samimi bir iletişim kurma stratejisinin bir parçasıdır ve “halktan biri” imajını pekiştirir.
“Seçimden önce zam yapacak kadar enayi miyim?” şeklinde kullandığı bu ifade, onun siyaseti popülist ve pragmatik bir bakış açısıyla ele aldığını gösterir. Siyasi kararların zamanlamasının, kamuoyu algısı ve seçim sonuçları üzerindeki etkisine ne kadar önem verdiğini ortaya koyar. Bu argo ve samimi dil, onun “halktan biri” imajını güçlendirir ve siyasetin perde arkasındaki “gerçekleri” halkla paylaşıyormuş […]
Özal’ın pragmatizminin ve kural esnekliğinin en çarpıcı ve en çok eleştirilen ifadesidir. Hukukun üstünlüğü ilkesi yerine, hedefe ulaşmak için kuralların esnetilebileceği veya göz ardı edilebileceği anlayışını yansıtır. Bu söz, Özal’ın kendisini statükonun ve bürokratik engellerin üzerinde, ülkenin menfaatleri için “icraat” yapmak zorunda olan bir lider olarak gördüğünü gösterir. Siyasi işlevi, kurumsal denetim mekanizmalarını önemsizleştirmek ve […]
Özal döneminin zihniyetini yansıtan anahtar bir deyimdir. Kurallara ve prosedürlere takılmadan, pragmatik ve hızlı bir şekilde sonuç almayı ifade eder. Olumlu anlamda, bürokratik engelleri aşan bir dinamizmi çağrıştırırken, olumsuz anlamda, kayırmacılık, yolsuzluk ve kuralsızlığı ima eder. “Benim memurum işini bilir” sözüyle birlikte, dönemin “köşe dönmeci” ahlakını tanımlamak için kullanılmıştır.