Kılıçdaroğlu’nun siyasi lügatine en güçlü şekilde dahil ettiği, dini ve ahlaki referanslı bir kavramdır. Yolsuzluğu, haksız zenginleşmeyi ve kamu malını zimmete geçirmeyi, kişiler arası bir haksızlık olmanın ötesinde, Allah’a karşı işlenmiş büyük bir günah olarak tanımlar. “Kul hakkı yemek en büyük günahtır” diyerek, yolsuzlukla mücadeleyi siyasi bir görevden ahlaki ve manevi bir zorunluluğa yükseltir. Bu söylem, muhafazakar seçmenin dilini ve değer dünyasını kullanarak, iktidarı kendi ahlaki zemininde sorgulamayı amaçlayan stratejik bir hamledir.