Toplumsal olayları, protestoları veya gerilimleri, halkın organik tepkileri olarak değil, belirli iç veya dış “şer odakları” tarafından kasıtlı olarak çıkarılan kışkırtmalar olarak tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Bir eylemi “provokasyon” olarak nitelemek, o eylemin meşruiyetini ortadan kaldırır ve katılımcılarını, farkında olarak veya olmayarak, kötü niyetli bir planın parçası haline getirir. Bu, hükümetin bu tür olaylara yönelik sert müdahalelerini meşrulaştırma ve toplumsal muhalefeti itibarsızlaştırma işlevi gören bir çerçeveleme tekniğidir.
Türkiye’nin karşılaştığı neredeyse tüm sorunların (terör, ekonomik krizler, toplumsal protestolar, darbeler) arkasında olduğu varsayılan, kimliği kasıtlı olarak belirsiz bırakılan, ulus-ötesi, komplocu bir gücü tanımlayan anahtar bir kavramdır. Erdoğan tarafından 2014 Kobani olayları sonrası popülerleştirilmiştir. “Üst akıl,” selefi olan “emperyalizm” veya “Büyük Şeytan Amerika” gibi daha net tanımlanmış düşman imgelerinden farklı olarak, son derece esnek ve […]
Türkiye’nin çıkarlarına düşman olan “dış güçlerin” veya “üst aklın” hedeflerine ulaşmak için kullandığı yerli kişi, kurum veya örgütleri tanımlamak için kullanılan bir metafordur. Bu terim, hedef alınan grubun (örneğin bir terör örgütü, bir siyasi parti veya bir sivil toplum kuruluşu) kendi iradesiyle hareket etmediğini, sadece arkasındaki asıl gücün bir aracı, bir piyonu olduğunu ima eder. […]
“Büyük Oyun” ile ilişkili olarak, tekil olayların (bir protesto, bir ekonomik dalgalanma, bir terör saldırısı) aslında Türkiye’ye karşı daha geniş, organize ve kötü niyetli bir komplonun parçası olduğunu iddia eden bir çerçevedir. Bu retorikte lider, sıradan vatandaşların ve muhalefetin göremediği gizli bağlantıları ve derin planları anlama yetisine sahip, “büyük resmi” görebilen tek kişi olarak konumlanır. […]