Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi için kullandığı en sert eleştirel ifadedir. Bu terim, tüm yetkilerin tek bir kişide toplandığı, Meclis’in ve yargının işlevsizleştirildiği, denge ve denetleme mekanizmalarının ortadan kalktığı anti-demokratik bir yönetim modelini tanımlar. “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” vaadi, bu rejime bir alternatif olarak sunulur.
Kamu atamalarında liyakat yerine siyasi veya kişisel kayırmacılığın esas alınması durumudur. Kılıçdaroğlu, özellikle gençlere ve öğretmenlere seslenirken, KPSS’den yüksek puan almalarına rağmen mülakatlarda elenenlerin hakkını savunur ve “torpili” kaldıracağını vaat eder. Bu, “liyakat” ilkesinin ihlal edildiği en somut ve halk tarafından en çok tepki gösterilen alanlardan biridir.
Kılıçdaroğlu’nun, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a doğrudan ismini kullanmadan atıfta bulunmak için kullandığı, ironi ve mesafe içeren bir hitap biçimidir. Görünüşte saygılı olan bu ifade, bağlama göre eleştirel bir tona bürünür. Özellikle Erdoğan’ın verdiği ancak tutmadığı sözleri hatırlatırken (“Sanki Beyefendi yeni iktidara geliyor, o da söz vermiş…“) kullanması, bu ironik işlevi belirginleştirir. Bu kullanım, doğrudan bir saldırıdan kaçınırken […]
Kılıçdaroğlu’nun, özellikle liderliğinin ilk yıllarındaki siyaset yapma tarzını ve kişiliğini tanımlayan bir sıfattır. Bağırmayan, kavga etmeyen, sorunlara akılcı ve soğukkanlı çözümler arayan bir lider profilini ifade eder. Bu üslup, kutuplaşmaya karşı bir alternatif olarak sunulsa da, zaman zaman pasiflik olarak da eleştirilmiştir. “Bay Kemal” kimliğinin inşasıyla birlikte bu “sakinlik“, bilgeliğe ve kararlılığa evrilmiştir.