Toplumun en savunmasız, en masum ve korunmaya en muhtaç kesimini simgeleyen dokunaklı bir ifadedir. “Kul hakkı” ile birlikte kullanılan bu deyim, yolsuzluğun sadece devleti zarara uğratmakla kalmadığını, aynı zamanda en fakir ve en çaresiz olanın hakkını gasp etmek anlamına geldiğini vurgular. Bu ifade, yolsuzluk eylemini rasyonel bir suç olmaktan çıkarıp, en derin vicdani ve ahlaki duygulara hitap eden, affedilemez bir günah seviyesine taşır.
Genellikle “Beşli Çete” ve diğer yasa dışı yapılar için kullanılan, “hesabını görmek, faaliyetlerine son vermek, etkisiz hale getirmek” anlamına gelen bir deyimdir. Bu ifade, yasal ve idari yollarla kararlı bir mücadele verileceğini, bu yapıların kurduğu düzene son verileceğini sert ve net bir dille ifade eder. Halk dilinde yaygın olan bu deyimin kullanımı, mesajın daha geniş […]
Kılıçdaroğlu’nun siyasi lügatine en güçlü şekilde dahil ettiği, dini ve ahlaki referanslı bir kavramdır. Yolsuzluğu, haksız zenginleşmeyi ve kamu malını zimmete geçirmeyi, kişiler arası bir haksızlık olmanın ötesinde, Allah’a karşı işlenmiş büyük bir günah olarak tanımlar. “Kul hakkı yemek en büyük günahtır” diyerek, yolsuzlukla mücadeleyi siyasi bir görevden ahlaki ve manevi bir zorunluluğa yükseltir. Bu […]
Mevcut iktidarı, zulüm, kibir ve halktan kopuklukla özdeşleşen tarihi ve dini bir figür olan Firavun’a benzeten güçlü bir metafordur. Bu ifade, yönetimi sadece siyasi bir rakip olarak değil, yıkılması gereken zalim bir düzen olarak konumlandırır. “Her firavunun bir Musa’sı vardır” diyerek, bu zalim düzene karşı kendisini halkın kurtarıcısı olarak konumlandırır ve mücadelesine ilahi bir meşruiyet […]