“Milli iradenin,” yani seçimle iş başına gelmiş sivil hükümetin üzerinde, anayasal ve demokratik olmayan yollarla güç kullanan kurum ve odakları tanımlamak için kullanılan bir terimdir. AK Parti’nin ilk iktidar dönemlerindeki söyleminin merkezinde yer alan bu kavram, özellikle ordu, yüksek yargı ve Cumhurbaşkanlığı gibi kurumların oluşturduğu “askeri-bürokratik vesayeti” hedef almıştır. AK Parti, iktidarını “vesayetle mücadele” ve Türkiye’yi “ileri demokrasiye” taşıma anlatısı üzerine kurmuştur. Bu mücadele, partiye hem demokratik bir meşruiyet hem de bir mağduriyet kimliği kazandırmıştır. Erdoğan’ın “dayatma veya vesayete yönelik bir tavra anında tepki vermesi”, onun vesayet karşıtı lider kimliğinin temel bir parçası olarak sunulmuştur. Kavram, zamanla evrilerek 17-25 Aralık sonrası “Paralel Devlet Yapılanması” (FETÖ) da yeni bir “vesayet odağı” olarak tanımlanmıştır. Bu, kavramın esnekliğini ve siyasi konjonktüre göre farklı düşmanları tanımlamak için nasıl yeniden işlevselleştirildiğini göstermektedir.