Menderes’e atfedilen ve ordu içindeki generallerle yaşadığı gerilimi ve onlara duyduğu güvensizliği ifade ettiği iddia edilen bir sözdür. Bu ifade, Menderes’in ordunun hiyerarşik yapısını ve komuta kademesini küçümsediği, gerekirse orduyu daha alt rütbeli subaylarla bile yönetebileceğine inandığı şeklinde yorumlanmıştır. Bu söz, onun sivil-asker ilişkilerindeki gerilimi artıran ve ordunun bir kesiminde kendisine karşı büyük bir tepki doğuran en talihsiz ifadelerinden biri olarak kabul edilir. 27 Mayıs Darbesi’ne giden süreçte, ordunun Menderes’e karşı tavır almasının nedenlerinden biri olarak sıkça dile getirilmiştir.
Basının, yazdığı bir haberin veya iddianın doğruluğunu mahkemede kanıtlama hakkıdır. 1950’lerin ortalarında, DP hükümetinin basın üzerindeki baskıları artırmasıyla birlikte “ispat hakkı” talebi, basın özgürlüğü mücadelesinin merkezine oturmuştur. Hükümet, hakaret davalarında basına bu hakkı tanımak istemiyordu. Bu konudaki tartışmalar o kadar büyüdü ki, “ispat hakkı“nı savunan dokuz DP milletvekili partiden ihraç edildi ve bu ihraçlar Hürriyet […]
1950’lerin sonlarında, DP iktidarına karşı muhalefet partilerinin (CHP, Hürriyet Partisi, Cumhuriyetçi Millet Partisi vb.) oluşturduğu ittifak veya iş birliği arayışını tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Bu cepheleşme, DP’nin artan otoriter eğilimlerine ve seçim sisteminin ittifakları zorunlu kılmasına bir yanıttı. Menderes, bu ittifakı “Milli Muhalefet Cephesi” veya “Kin ve Husumet Cephesi” gibi isimlerle anarak gayrimeşru göstermeye […]
İlk olarak İkinci Dünya Savaşı sırasında CHP hükümeti tarafından çıkarılan ve devlete ekonomi üzerinde olağanüstü yetkiler veren bir yasadır. DP, muhalefetteyken bu kanunu sert bir şekilde eleştirmiştir. Ancak ironik bir şekilde, 1956 yılında ekonomik kriz derinleşince, Menderes hükümeti bu kanunu yeniden yürürlüğe koymuştur. Bu karar, DP’nin savunduğu liberal ekonomi politikalarıyla ve tek parti dönemine yönelik […]