Menderes’e atfedilen ve ordu içindeki generallerle yaşadığı gerilimi ve onlara duyduğu güvensizliği ifade ettiği iddia edilen bir sözdür. Bu ifade, Menderes’in ordunun hiyerarşik yapısını ve komuta kademesini küçümsediği, gerekirse orduyu daha alt rütbeli subaylarla bile yönetebileceğine inandığı şeklinde yorumlanmıştır. Bu söz, onun sivil-asker ilişkilerindeki gerilimi artıran ve ordunun bir kesiminde kendisine karşı büyük bir tepki doğuran en talihsiz ifadelerinden biri olarak kabul edilir. 27 Mayıs Darbesi’ne giden süreçte, ordunun Menderes’e karşı tavır almasının nedenlerinden biri olarak sıkça dile getirilmiştir.
Menderes’in, 1958’de “Vatan Cephesi“ni kurarken, muhalefet partilerinin oluşturduğu ittifakı tanımlamak için kullandığı son derece olumsuz bir ifadedir. Menderes, kendi cephesini “politika ve ihtirastan vareste vatandaşların” oluşturduğu bir vatanseverlik hareketi olarak sunarken, rakiplerini ülkenin kalkınmasını ve istikrarını istemeyen, sadece “kin ve husumet” duygularıyla hareket eden yıkıcı bir güç olarak etiketlemiştir. Bu dil, siyasi alanı ahlaki bir […]
Basının, yazdığı bir haberin veya iddianın doğruluğunu mahkemede kanıtlama hakkıdır. 1950’lerin ortalarında, DP hükümetinin basın üzerindeki baskıları artırmasıyla birlikte “ispat hakkı” talebi, basın özgürlüğü mücadelesinin merkezine oturmuştur. Hükümet, hakaret davalarında basına bu hakkı tanımak istemiyordu. Bu konudaki tartışmalar o kadar büyüdü ki, “ispat hakkı“nı savunan dokuz DP milletvekili partiden ihraç edildi ve bu ihraçlar Hürriyet […]
Menderes’in, özellikle 1950’lerin ikinci yarısında yaşanan ekonomik sıkıntıları (enflasyon, mal darlığı vb.) dile getiren muhalefet partilerini, basını ve aydınları suçlamak için kullandığı bir terimdir. Bu ifadeye göre, ortada gerçek bir ekonomik “buhran” yoktur; sadece muhalefet, halkı paniğe sevk etmek ve hükümeti zayıflatmak için kasıtlı olarak “buhran” söylentisi yaymaktadır. “İsmet Paşa buhran var diyor. Buhran İsmet […]