24 Ocak Kararları gibi radikal ve hızlı reformların eleştirilmesine karşı kullandığı bir savunma mekanizmasıdır. Bu ifade, Türkiye’nin kaybedecek zamanı olmadığı, gelişmiş dünyayı yakalamak için hızlı ve kararlı adımlar atılması gerektiği fikrini aşılar. Popülist liderlerde görülen “acelecilik” özelliğini yansıtır. Retorik olarak, müzakere ve uzlaşı süreçlerini atlayarak, kendi ajandasını hızla uygulama arzusunu meşrulaştırır ve muhalifleri “ilerlemeyi yavaşlatanlar” olarak kodlar.
Özal’ın, büyük altyapı projelerini (köprüler, otoyollar, santraller) devlet bütçesine yük olmadan özel sektöre yaptırmak için geliştirdiği bir finansman modelidir. Bu terim, onun pragmatik, piyasa odaklı ve proje bazlı siyaset anlayışının somut bir örneğidir. Söyleminde bu modeli, Türkiye’nin kalkınmasını hızlandıran, bürokrasiyi aşan ve devleti gereksiz yüklerden kurtaran sihirli bir formül olarak sunmuştur.
“İcraat” kelimesiyle birlikte, Özal’ın siyaseti teknik bir yönetim faaliyetine indirgeme stratejisinin bir parçasıdır. Siyasi hedefler, “projeler” (GAP projesi, otoyol projesi vb.) olarak adlandırılarak, ideolojik tartışmalardan arındırılır ve teknik olarak çözülmesi gereken meseleler olarak sunulur. Bu dil, Özal’ın teknokrat kimliğini pekiştirir ve siyasi muhalefeti, ülkenin “büyük projelerine” karşı çıkan engelleyici bir güç olarak konumlandırır.
Özal döneminin temel vaadini ve vizyonunu özetleyen anahtar metafordur. Türkiye’nin yavaş ve sancılı bir gelişim süreci yerine, kendi liderliğinde ekonomik, teknolojik ve zihinsel bir sıçrama yaparak gelişmiş ülkeler seviyesine hızla ulaşacağı iddiasını taşır. Bu ifade, sadece ekonomik kalkınmayı değil, aynı zamanda bir zihniyet devrimini de içerir; içe kapanmacı, devletçi ekonomiden dışa açık, liberal bir topluma […]