Demirel’in hazırcevaplılığını ve durumları kendi istediği gibi çerçeveleme yeteneğini gösteren tipik bir anekdottur. Bir gazetecinin “Türkiye’nin durumunu tek kelimeyle özetler misiniz?” sorusuna önce “iyidir“, ardından “iki kelimeyle anlatın” denince “iyi değildir” yanıtını vermiştir. Bu cevabın retorik işlevi, basit ve kesin cevaplar talep edenleri boşa çıkarmak ve ülkenin durumunun tek bir bakış açısıyla anlaşılamayacak kadar karmaşık olduğunu ima etmektir. Aynı zamanda, siyasi durumun göreceliğini ve farklı açılardan farklı yorumlanabileceğini vurgulayarak, kendi politikalarının eleştirisine karşı bir savunma mekanizması oluşturur.
1980 öncesi dönemde, siyasi rakibi Bülent Ecevit’in yönetim becerisini ve hükümetinin etkinliğini eleştirmek için kullandığı aşağılayıcı bir benzetmedir. Bu ifade, Ecevit’i pratik zekadan yoksun, elindeki kaynakları yönetemeyen ve beceriksiz bir lider olarak tasvir eder. “Kaz” gibi kırsal hayata ait bir imge kullanılması, Demirel’in kendi “halk adamı” kimliğini ve pratik zekasını, Ecevit’in ise halktan kopuk ve […]
Hükümetin yaptığı bir zammı savunurken kullandığı, siyasi dilin gerçekliği nasıl eğip bükebileceğini gösteren (euphemism/örtmece) tipik bir örnektir. Bu ifade, olumsuz bir eylemi (zam) olumlu veya teknik bir kavramla (“kalite ayarlaması“) yeniden adlandırarak halkın tepkisini yumuşatmayı amaçlar. Retorik işlevi, sorumluluğu belirsizleştirmek ve tartışmayı ekonomik bir zorunluluktan teknik bir detaya kaydırmaktır. Bu söz, Demirel’in nüktedan ve kelime […]
Yunanistan’ın “Ege bir Yunan gölüdür” iddiasına karşı verdiği, üç aşamalı ve mantıksal bir yapıya sahip nüktedan bir yanıttır: “Ege bir Türk gölü değildir. Ege bir Yunan gölü de değildir. Binaenaleyh, Ege bir göl de değildir“. Bu cevabın ilk iki cümlesi Türkiye’nin dengeli ve uluslararası hukuka uygun pozisyonunu belirtirken, son cümle konuyu absürt bir mantıkla sonlandırarak […]