Halkın emeğini ve ülkenin kaynaklarını sömüren grupları (Beşli Çete, mafya, baronlar vb.) tanımlamak için kullanılan çok sert bir metafordur. Bu ifade, söz konusu grupların faaliyetlerini, bir canlının yaşam kaynağını tüketen bir parazitin eylemine benzetir. Bu dramatizasyon, bu gruplara karşı verilecek mücadelenin sadece siyasi değil, aynı zamanda bir “varoluş” mücadelesi olduğu algısını yaratır ve halkın öfkesini mobilize etmeyi hedefler.
Kılıçdaroğlu’nun iktidar döneminde kamu ihalelerinin büyük bir kısmını aldığı iddia edilen ve iktidara yakın olduğu öne sürülen beş büyük inşaat ve altyapı şirketini tanımlamak için popülerleştirdiği bir metafordur. Bu ifade, basit bir eleştirinin ötesinde, sistemik bir yolsuzluk düzenini, kayırmacılığı ve kamu kaynaklarının belirli bir sermaye grubuna aktarılmasını simgeler. “Çete” kelimesinin kullanımı, bu durumu organize bir […]
Kamu kaynaklarının gereksiz, lüks ve verimsiz harcamalarla heba edilmesidir. Kılıçdaroğlu’nun söyleminde israf, sadece bir bütçe açığı nedeni değil, aynı zamanda “haram” olan ahlaki bir sorundur. Özellikle “Saray” harcamaları, lüks makam araçları ve gösterişli kamu binaları üzerinden somut örneklerle eleştirilir. “Devlette itibar, israfı önlediğiniz ölçüde artar” diyerek, hükümetin “itibar” gerekçesiyle yaptığı harcamaların aslında itibarsızlık kaynağı olduğunu […]
Kılıçdaroğlu’nun ahlaki siyaset anlayışını en keskin şekilde ortaya koyduğu ifadelerden biridir. “Kul hakkı yiyen hiç kimse Cumhuriyet Halk Partisi’ne oy vermesin, haram oya ihtiyacımız yok!” sözüyle , siyaseti niceliksel bir oy yarışından niteliksel bir ahlaki duruş alanına taşır. Bu ifade, yolsuzluğa bulaşmış veya haksız kazanç sağlamış kişilerin desteğini reddederek, kendi siyasi hareketinin ahlaki temizliğini ve […]