27 Mayıs 1960 darbesinden sonra, Adnan Menderes ve diğer DP yöneticilerinin yargılandığı Marmara Denizi’ndeki adanın adıdır. Menderes’in siyasi lügatine ölümünden sonra dahil olan bu terim, onun ve döneminin trajik sonunu simgeler. Yassıada’daki duruşmalar sırasında Menderes’in yaptığı savunmalar ve tutukluluk koşullarıyla ilgili beyanları (“Kumandan beyefendinin büyük lütufları olmasa…” ), onun siyasi kariyerinin son sözleri olarak tarihe geçmiştir. Yıllar içinde “Yassıada“, Menderes’i destekleyenler için bir zulüm, haksızlık ve “demokrasi şehitliği” mekanı anlamına gelirken; darbeyi destekleyenler için ise bir hesap sorma ve adaletin tecellisi mekanı olarak farklı anlamlar yüklenmiştir.
İlk olarak İkinci Dünya Savaşı sırasında CHP hükümeti tarafından çıkarılan ve devlete ekonomi üzerinde olağanüstü yetkiler veren bir yasadır. DP, muhalefetteyken bu kanunu sert bir şekilde eleştirmiştir. Ancak ironik bir şekilde, 1956 yılında ekonomik kriz derinleşince, Menderes hükümeti bu kanunu yeniden yürürlüğe koymuştur. Bu karar, DP’nin savunduğu liberal ekonomi politikalarıyla ve tek parti dönemine yönelik […]
Menderes’in, özellikle iktidarının son yıllarında, her türlü muhalif eylemi (basın eleştirileri, öğrenci gösterileri, muhalefet partilerinin mitingleri vb.) tanımlamak için kullandığı genelleyici ve kriminalize edici bir terimdir. Bu ifade, meşru demokratik hakların kullanımını, ülkenin düzenini ve istikrarını bozmaya yönelik kasıtlı ve kötü niyetli eylemler olarak çerçeveler. “Yıkıcı faaliyetler” söylemi, hükümetin otoriterleşmesinin ve eleştiriye tahammülsüzlüğünün bir göstergesidir. […]
Basının, yazdığı bir haberin veya iddianın doğruluğunu mahkemede kanıtlama hakkıdır. 1950’lerin ortalarında, DP hükümetinin basın üzerindeki baskıları artırmasıyla birlikte “ispat hakkı” talebi, basın özgürlüğü mücadelesinin merkezine oturmuştur. Hükümet, hakaret davalarında basına bu hakkı tanımak istemiyordu. Bu konudaki tartışmalar o kadar büyüdü ki, “ispat hakkı“nı savunan dokuz DP milletvekili partiden ihraç edildi ve bu ihraçlar Hürriyet […]