27 Mayıs 1960 darbesinden sonra, Adnan Menderes ve diğer DP yöneticilerinin yargılandığı Marmara Denizi’ndeki adanın adıdır. Menderes’in siyasi lügatine ölümünden sonra dahil olan bu terim, onun ve döneminin trajik sonunu simgeler. Yassıada’daki duruşmalar sırasında Menderes’in yaptığı savunmalar ve tutukluluk koşullarıyla ilgili beyanları (“Kumandan beyefendinin büyük lütufları olmasa…” ), onun siyasi kariyerinin son sözleri olarak tarihe geçmiştir. Yıllar içinde “Yassıada“, Menderes’i destekleyenler için bir zulüm, haksızlık ve “demokrasi şehitliği” mekanı anlamına gelirken; darbeyi destekleyenler için ise bir hesap sorma ve adaletin tecellisi mekanı olarak farklı anlamlar yüklenmiştir.
Menderes’e atfedilen ve ordu içindeki generallerle yaşadığı gerilimi ve onlara duyduğu güvensizliği ifade ettiği iddia edilen bir sözdür. Bu ifade, Menderes’in ordunun hiyerarşik yapısını ve komuta kademesini küçümsediği, gerekirse orduyu daha alt rütbeli subaylarla bile yönetebileceğine inandığı şeklinde yorumlanmıştır. Bu söz, onun sivil-asker ilişkilerindeki gerilimi artıran ve ordunun bir kesiminde kendisine karşı büyük bir tepki […]
Menderes’in, 1950’lerin sonlarında hükümete karşı artan öğrenci ve akademisyen protestolarını eleştirmek için kullandığı aşağılayıcı ve damgalayıcı bir ifadedir. Üniversite hocalarının giydiği akademik cüppelere atıfta bulunan bu terim, aydınları ve akademisyenleri halktan kopuk, ülkenin gerçeklerinden habersiz, hükümetin “Kalkınma Hamlesi“ni anlamayan, kışkırtıcı ve yıkıcı bir elit zümre olarak tasvir etmeyi amaçlar. “Kara” sıfatı, bu grubun niyetlerinin karanlık, […]
Menderes’in, özellikle iktidarının son yıllarında, her türlü muhalif eylemi (basın eleştirileri, öğrenci gösterileri, muhalefet partilerinin mitingleri vb.) tanımlamak için kullandığı genelleyici ve kriminalize edici bir terimdir. Bu ifade, meşru demokratik hakların kullanımını, ülkenin düzenini ve istikrarını bozmaya yönelik kasıtlı ve kötü niyetli eylemler olarak çerçeveler. “Yıkıcı faaliyetler” söylemi, hükümetin otoriterleşmesinin ve eleştiriye tahammülsüzlüğünün bir göstergesidir. […]