2002 seçimleri öncesinde, Kemal Derviş’in CHP ile ittifak kurma çabalarını eleştirirken kullandığı bir deyimdir. “Ha Ecevit’le Derviş, ha Baykal’la Derviş!” diyerek, Derviş’in hangi partiyle birleşirse birleşsin sonucun değişmeyeceğini, bunun bir aldatmaca olduğunu ifade eder. Bu deyim, rakip siyasi oluşumları birbirinden farksız, aynı zihniyetin farklı versiyonları olarak göstererek seçmen nezdinde değersizleştirmeyi amaçlar. Siyasetin aktörlerini değil, temel […]
Dilbilgisel Kategoriler: Deyim
Haddini bildirmek
3 Mayıs 1999’da, Fazilet Partisi milletvekili Merve Kavakçı’nın başörtüsüyle TBMM Genel Kurulu’na girerek yemin etmeye teşebbüs etmesi üzerine, Başbakan Ecevit’in kürsüden sarf ettiği ve olaya müdahale çağrısı yapan ifadedir. Bu söz, Ecevit’in siyasi kariyerinin ikinci dönemini karakterize eden katı laiklik ve devletçi tutumun zirve noktasıdır. “Burası devlete meydan okunacak yer değildir. Lütfen bu hanıma haddini […]
Her Kuruşun Hesabını Vermek
Şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim anlayışının temel ilkesidir. Kılıçdaroğlu, bu ifadeyle, toplanan vergilerin ve kamu harcamalarının nereye gittiğinin millete açıkça rapor edileceğini vaat eder. “Her namuslu siyasetçinin onurlu görevi” olarak tanımladığı bu ilke , yolsuzluk ve israfın panzehiridir. Kendi iktidarlarında muhalefete hesap vermeyi yasal bir zorunluluk haline getirme vaadi, bu ilkeye olan bağlılığının en […]
İpim Cebimde Geziyorum
Özellikle 28 Şubat sürecinde, askerin siyasete müdahalesi ve kendisi üzerindeki baskılar karşısında korkmadığını, her türlü sonuca (idam dahil) hazır olduğunu ifade etmek için kullandığı çarpıcı bir ifadedir. “İp” metaforu, idamı simgeler ve bu söz, siyasi mücadelenin ne kadar sertleştiğini ve risklerin ne kadar yükseldiğini gösterir. Çiller, bu ifadeyle kendisini davası uğruna ölümü göze almış cesur […]
İpim cebimde geziyorum
Özellikle 28 Şubat sürecinin baskıcı atmosferinde, siyaset yapmanın getirdiği riskleri ve karşılaştığı tehditleri anlatmak için kullandığı dramatik bir ifadedir. Bu metafor, idam tehdidi altında olduğunu veya her an siyaseten veya fiziken yok edilebileceği bir ortamda görev yaptığını ima eder. Retorik işlevi, kendisini demokrasi ve sivil siyaset uğruna büyük riskler alan, “kelle koltukta” mücadele eden bir […]
İpleri çözmek
Özal’ın, devletin ve bürokrasinin bireylerin ve girişimcilerin önündeki engellerini kaldırma eylemini tanımlamak için kullandığı bir metafordur. Ona göre Türk insanı “fevkalade kabiliyetlidir” ancak bürokrasinin “ipleriyle” bağlanmıştır. Bu ipler çözüldüğünde insanlar “harikalar yaratacaktır”. Bu metafor, onun liberal bireycilik felsefesini ve anti-bürokratik duruşunu halkın anlayacağı basit ve güçlü bir imgeyle ifade eder.
İş bitirme
Özal döneminin zihniyetini yansıtan anahtar bir deyimdir. Kurallara ve prosedürlere takılmadan, pragmatik ve hızlı bir şekilde sonuç almayı ifade eder. Olumlu anlamda, bürokratik engelleri aşan bir dinamizmi çağrıştırırken, olumsuz anlamda, kayırmacılık, yolsuzluk ve kuralsızlığı ima eder. “Benim memurum işini bilir” sözüyle birlikte, dönemin “köşe dönmeci” ahlakını tanımlamak için kullanılmıştır.
Kefenimizle yola çıktık
Siyasi mücadeleye başlarken ölümü göze aldıklarını, bu yolda her türlü tehlike ve fedakarlığa hazır olduklarını ifade eden, adanmışlığı en üst düzeyde gösteren bir deyimdir. Bu ifade, genellikle suikast tehditleri veya dış kaynaklı komplolar gibi iddialara karşı bir meydan okuma olarak kullanılır. Siyaseti, uğruna can verilebilecek kutsal bir “dava” mertebesine yükseltir ve liderin korkusuzluğunu, davasına olan […]
Kelle Götürme Hesabı
Yılmaz’ın, kendisine ve partisine yönelik yolsuzluk iddialarını ve siyasi saldırıları, bir hukuk mücadelesi veya meşru bir eleştiri olarak değil, siyasi bir komplo olarak nitelemek için kullandığı bir ifadedir. “Ortalığı toza dumana katarak karmaşada kelle götürme hesabı yapanlar” diyerek, rakiplerinin amacının gerçeği ortaya çıkarmak değil, siyasi rakiplerini (kendisini) yok etmek (“kelle götürmek“) olduğunu iddia eder. Bu […]
Kem Konuşmak
“Kötü, fena, uğursuz konuşmak” anlamına gelen eski bir ifadedir. Bahçeli, rakiplerinin eleştirilerini “boş konuşuyorlar, yalan konuşuyorlar, kem konuşuyorlar” şeklinde nitelendirerek, bu eleştirilerin sadece yanlış veya haksız değil, aynı zamanda ülkeye zarar veren, kötü niyetli ve uğursuz sözler olduğunu ima eder. Bu kullanım, siyasi eleştiriyi şeytanileştirir ve onu ülkenin hayrına olmayan bir eylem olarak kodlar.